YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/6147
KARAR NO : 2021/4078
KARAR TARİHİ : 29.09.2021
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zincirleme şekilde nitelikli zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği, ihmali davranışla görevi kötüye kullanma
…
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Temyiz dilekçelerinin içeriklerine göre katılan vekilinin temyizinin beraat ve mahkumiyet, sanık müdafin temyizinin ise mahkumiyet hükümlerine yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Sanığın üzerine atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun 5237 sayılı TCK’nin 257/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 8 yıllık asli ve 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, suç tarihi olan 12/05/2008 ile inceleme günü arasında ilaveli dava zamanaşımı süresinin durma süresi eklendiğinde dahi gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
Sanık hakkında zincirleme şekilde basit zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde Mersindere köyü muhtarı olarak görev yapan sanığın, … ve … ’ya ödeme yapıldığını gösterir sahte sarfiyat senetleri düzenlediği şeklindeki eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nin 204/2. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturduğunun iddia edilmesi karşısında; kamu görevlisi olan sanık hakkında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yetkili merciden bu suç yönünden soruşturma izni alındıktan sonra dava açılması gerektiği gözetilmeden, genel hükümlere göre yapılan soruşturma sonucu açılan kamu davasına devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanık hakkında …’e 6.800,00 TL ödenmediği halde adına sarfiyat senetleri düzenleyerek ödenmiş gibi gösterdiğinin, aynı şekilde … adına da 5.000,00 TL’lik sahte sarfiyat senedi düzenleyip daha sonra 1.500,00 TL ödeyerek arada oluşan 3.500,00 TL’lik farkı zimmetinde tuttuğunun ve köy arazilerinin satılması sonucu tahsil edilen paraların bir kısmını gelir olarak kaydetmeyerek, bir kısmını ise eksik kaydederek 22.164,04 TL’lik farkı mal edindiğinin kabulüyle zincirleme basit zimmet suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ise de; …’e ödenmiş gibi gösterilen ve mahkemece zimmet olarak kabul edilen eylem ve miktarına yönelik kabulde bir isabetsizlik olmadığı, ancak sanığın köy adına iş yapan … Telefon San. Tic. Ltd. Şirketine herhangi bir ödemede bulunmamasına rağmen hesap defterinin gider kısmına 4.130,00 TL ödeme yapılmış gibi kayıt girip bu parayı mal edindikten sonra bu miktarın icra yoluyla sanık tarafından ödenmiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisinin bulunmadığı, yine alınan kararla …’a kiralanan köy taşınmazından tanık beyanlarına göre tahsil edildiği anlaşılan 4.000,00 TL kira bedelinin deftere işlenmediği, keza tanık …’un aşamalardaki anlatımlarında köye 6.500,00 TL’lik iş yaptığını, bunun 5.000,00 TL’lik kısmını kanalizasyon işleri nedeniyle müteahhitten aldığını, ayrıca yapılan ek işler sebebiyle sanıktan 1.500,00 TL aldığını bildirdiği ve sanığın bu hususu 14/10/2010 tarihli savcılık makamınca alınan savunmasında ikrar ederek …’a yapılmış gibi gösterilen ödemeyi bütçede açık ortaya çıktığı için sarfiyat senediyle kapattığını ifade ettiği, bu haliyle anılan şirket ile …’na yapılmış gibi gösterilen toplam 9.130,00 TL’lik ödeme ile tanık … ’dan tahsil edilen ve deftere işlenmeyen 4.000,00 TL’lik kira bedelinin zimmet miktarına eklenmesi gerektiği, diğer yandan sanık tarafından sunulan yazılı savunmada köye ait arazilerin satışından elde edilen gelirin satış kararlarında belirtilen miktarların yarısı kadar olduğunun belirtilmesi, arazileri satın alan ve tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulan bir kısım şahısların kararda belirtilenden daha az bedelle araziyi satın almış olduklarını bildirmeleri karşısında; zimmet miktarının belirlenebilmesi açısından, bilgisine başvurulmayan …, …, … ve …’in tanık sıfatıyla ifadelerinin alınarak, söz konusu arazileri köy ihtiyar heyetince alınan kararda belirtilen bedellere alıp almadıklarının ve paranın tamamını ödeyip ödemediklerinin adı geçenlere sorularak açıklattırılması, akabinde tanık beyanları, savunma ve tüm deliller gözetilerek, bu satışlardan elde edilen gelir tutarının, bu gelirden ne kadarının defterlere işlendiğinin ve sonuç olarak sanığın zimmetinde kalan miktarın tespiti açısından dosyanın kül halinde Sayıştay emekli denetçilerinden oluşan farklı bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor temin edilmesi sonrasında hesaplanan miktara yukarıda değinilen zimmet miktarlarının da eklenerek, sahte belge tanzim etmek suretiyle hileli davranışlarla gerçekleştirildiği kabul edilen ve tanık beyanlarıyla ortaya çıkan zimmet ve miktarının kasa açığı niteliğinde olmayıp nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı da göz önünde tutularak hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nin 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Yüklenen suçu TCK’nin 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında, 53/5. maddesi uyarınca, ayrıca, cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
Sahteliği kabul edilen sarfiyat senetleri dışında kalan Adli Emanetin 2009/621 ve 2010/735 Esas sıralarında kayıtlı defter ve evrakın Mersindere köyü muhtarlığına iadesi yerine dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekili ile sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sahtecilik suçu yönünden sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 29/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yzl. İşl. Md.
…