Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2017/5228 E. 2017/4857 K. 09.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/5228
KARAR NO : 2017/4857
KARAR TARİHİ : 09.11.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Sanık …’ın mahkumiyetine, diğer sanıkların beraatine

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanık …’ın 16/12/2015 tarihinde hükmü temyiz etmesinden sonra verdiği 13/03/2017 ve 13/12/2016 havale tarihli temyizden vazgeçme dilekçeleri gözetilerek; incelemenin katılan … vekilinin sanıklar …, … ve … haklarında kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazları ile sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklar … ve … hakkında verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Hükümde CMK’nın 223/2-e maddesine yer verilmeyerek aynı Kanunun 232/6. maddesine aykırı davranılmış ise de anılan noksanlık sonucu etkili görülmemiştir.
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık … hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün 2014/118-2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK’nın topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği bu bağlamda TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun, kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık hakkında Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/07/2013 gün ve 2010/295 Esas, 2013/217 Karar sayılı ilamıyla sanığın başkaca suçlarının yanında ayrıca tefecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği, dosyanın temyiz edilmesi üzerine 15. Ceza Dairesinin 2015/14063 Esasında kayıtlı olduğu anlaşılmakla; dava konusu eylemler arasında irtibat bulunup bulunmadığının, suç ve dava tarihleri itibarıyla, hukuki kesinti olup olmadığının ve teselsül hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi, birleştirme hususunun düşünülmesi, kararın kesinleşmiş olması halinde ise onaylı bir suretinin dosyaya eklenmesinden sonra, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılabilmesi ve sanığın faiz karşılığı borç para verip vermediğinin kesin olarak belirlenebilmesi amacıyla kolluk marifetiyle yeniden araştırma yaptırılması, sanığın alacaklı olduğu icra takip dosyalarının tespitiyle varsa takip borçlularının ve soruşturma aşamasında beyanına başvurulan …’nun tanık sıfatıyla dinlenilmesi ve sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Hükümde CMK’nın 223/2-e maddesine yer verilmeyerek aynı Kanunun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.