Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2017/401 E. 2017/1035 K. 20.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/401
KARAR NO : 2017/1035
KARAR TARİHİ : 20.03.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli zimmet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün 07/11/2016 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki “…… avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.” düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK’nın 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin kamu davasına katılan olarak KABÜLÜNE, sanık hakkında nitelikli zimmet suçundan kurulan hükmün re’sen temyize tabi olduğu ve müdafiin 15/03/2017 tarihli duruşmada sözlü savunmasını yaptığı anlaşılmakla duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
Sahtecilik suçundan açılan bir kamu davası bulunmaması, dosya kapsamındaki inceleme ve araştırma komisyonu ile bilirkişi raporunun birbiriyle örtüşmesi ve yeni bir bilirkişi tarafından incelenmesi istenen herhangi bilgi ya da belge sunulmaması karşısında, dosyada mevcut bilirkişi raporunun yeterli olduğu gözetilerek bu hususlarda bozma isteyen tebliğnamedeki düşüncelere iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Suç tarihleri arasında … Büyükşehir Belediyesine bağlı …’de veznedar olarak görev yapan sanığın kendisine teslim edilen tahsilat makbuzlarından bir kısmını yüksek meblağlı tahsilatlarda kullanmak için ayırdığı, daha sonra iptal edilmiş, boş atlanmış ya da hiç kullanılmamış gibi gösterilen ve seri numaralarından bir kısmı kesilen bu makbuzlarla yapmış olduğu tahsilatlara ilişkin olarak üst nüsha makbuz ile ilgili kişinin işlemlerini kurumun diğer birimlerinde gerçekleştirmesinden sonra bu tahsilatları bilgi işlemde de iptal gösterip, makbuzlara da ”iptal edilmiştir” kaşeleri bastığı ve gün sonu icmal listelerine de bu miktarları dahil etmediği, bu şekilde kasada söz konusu tahsilatların
gözükmesine engel olmak suretiyle toplam 267.787,15 TL kurum parasını zincirleme biçimde mal edindiği sabit ise de, kurum kayıtlarının kontrolü sırasında uyumsuzluğun belirlenmesi sonucu daire içi basit bir araştırma ile zimmetin tespit edildiği, kullanılan kaba hilenin zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya elverişli olmaması nedeniyle eylemin basit zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde nitelikli zimmetten hüküm kurularak fazla ceza tayin edilmesi,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin ve katılan vekilinin temyiz itirazları ile sanık müdafiin duruşma sırasındaki savunmaları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/09/2012 gün ve 2012/1-941-1780 sayılı ve 12/04/2011 gün ve 51-42 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, temyiz aşamasında geçen sürenin, CMK’nın 102. maddesinde yazılı azami tutukluluk süresinin hesabında dikkate alınmayacağı, 5271 sayılı CMK’nın 102. maddesinde öngörülen tutuklama sürelerindeki sınırların da aşılmadığı anlaşılmış olup, sürdürülen tutuklama tedbirinin orantılı bulunması, tutuklama koşullarında bir değişiklik olmaması ve tutuklama tarihine göre tahliye isteminin REDDİNE, 20/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.