Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2017/267 E. 2020/11797 K. 02.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/267
KARAR NO : 2020/11797
KARAR TARİHİ : 02.07.2020

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet vermeye teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nın 260/1. maddesine göre rüşvet vermeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasında katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki “…Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.” düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK’nın 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Dosya içerisinde rüşvet teklifinde bulunulduğu iddia olunan polis memurunun kaçak akaryakıt denetimi ile görevlendirildiğine ilişkin belgelerin bulunmaması ve ayrıca suça konu yerin jandarmanın görev alanı içerisinde kaldığının savunulması karşısında; menfaat temini sonucu istenilen belirli eylemin kamu görevlisi polis memurunun görevinin ifası kapsamında bulunup bulunmadığının görev belgeleri temin edilmek suretiyle karar yerinde denetime imkan verecek biçimde tartışılması sonrasında sanığın hukuki durumunun ve suç vasfının takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/06/2008 tarihli ve 2008/149-163 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin CMK’nın 231/5-6. maddesindeki şartlar gözetilmek suretiyle seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme gibi diğer kişiselleştirme nedenlerinden önce hakim tarafından değerlendirilmesi zorunlu olduğu halde bu hususun karar yerinde hiç tartışılmaması,
Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmiş mahkumiyet hükmü niteliğinde olmadığı gözetilmeden sabıkalı olduğundan bahisle cezasının TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,
Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin TCK’nın 63. maddesine göre cezasından mahsubuna karar verilmemesi,
Hüküm fıkrasında sanığın ad ve soyadının hatalı olarak gösterilmesi,
TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı doğrultusunda uygulanması lüzumu,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekili ile sanık müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 02/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.