Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2016/4896 E. 2020/12139 K. 09.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4896
KARAR NO : 2020/12139
KARAR TARİHİ : 09.09.2020

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma (sanık … hakkında), zincirleme olarak rüşvet verme (sanık … hakkında)
HÜKÜM : Her iki sanık hakkında zincirleme olarak rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık … müdafin 18/04/2016 tarihli dilekçesinin ek temyiz dilekçesi mahiyetinde olduğu ve tebliğnamede ismine yer verilen sanık … hakkında bir temyiz bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
26/04/2012 ve 04/05/2012 tarihlerinde sanık …’in … … … karakolunda termal kameracı olarak görevlendirilen sanık … ile temyiz dışı sanık …’e sınır bölgesinden kaçak hayvan geçirmek için para verdiğinin kabulüyle sanıklar hakkında rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulmuş ise de; 5237 sayılı TCK’nın rüşveti tanımlayan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değişiklik yapılıncaya kadar yürürlükte kalan 252/3. maddesinde “Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.” denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı, rüşvet suçunun oluşabilmesi için failin görevine giren bir iş olması ve rüşvet sonucu istenilen belirli eylem ile failin görevi arasında mutlak bir bağın varlığının bulunması gerektiği gözetildiğinde; sanık …’ın mahkeme huzurunda alınan ifadesinde atılı suçlamayı kabul etmeyerek, er olarak görev yaptığını, termal kameracı olmadığını belirttiği, her ne kadar dosya içerisinde yer alan iz tarlası kontrollerinde suç tarihlerinde büyükbaş ve küçükbaş hayvan izlerine rastlanıldığı, tellerin kesilmiş olduğu tespit edilmiş ise de Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 02/04/2019 tarihli ve 2019/29515 sayılı emsal Kararında da açıklandığı üzere, dosyada davaya konu edilen ve kaçak olduğu iddia edilen hayvanların ele geçtiğine ilişkin bir tespit bulunmaması karşısında, öncelikle ilgili kurumdan sanık …’ın suç tarihlerinde termal kameracı ya da tespit yapılan sınır bölgesinde nöbetçi olup olmadığına dair görev yazısının temin edilmesi ile sanıklar hakkında iddiaya konu kaçakçılık suçundan açılmış bir dava olup olmadığının araştırılması, açılmış bir dava var ise dava sonucunun kesinleşmesi ve ilgili evrakın aslı ya da onaylı suretinin denetime imkan verecek şekilde dosya içerisine alınması sonrasında hasıl olacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının ve suç vasfının takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
CMK’nın 225/1. maddesindeki “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olması gerektiği, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, dava konusu yapılan eylemin açıklıkla ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği, bu kapsamda iddianamedeki sevk maddesi ve anlatıma göre; 04/05/2012 tarihli olayda sanık …’ın rüşvet alma suçunu işlediğine ilişkin isnat bulunmadığı gözetilmeden temyiz dışı sanık … ile birlikte rüşvet aldığı kabul edilerek CMK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılması ve hakkında teselsül hükümleri uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
Suçun 5237 sayılı TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen kamu görevlisi sanık … hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının değerlendirilmesi lüzumu,
Kanuna aykırı, sanık … müdafin ve sanık …’un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri gereğince BOZULMASINA 09/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.