Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2016/4574 E. 2021/615 K. 16.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4574
KARAR NO : 2021/615
KARAR TARİHİ : 16.02.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇTAN ZARAR GÖREN : Milli Savunma Bakanlığı
SUÇ : İcbar suretiyle irtikap
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören, yargılama aşamasında katılma talebinde bulunan ancak katılma talebi ile ilgili bir karar verilmeyen Milli Savunma Bakanlığının kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün 05/02/2014 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasına 3628 sayılı Yasanın 18 ve CMK’nın 237/2. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak Milli Savunma Bakanlığının katılma talebinin KABULÜNE, incelemenin müdafin sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik, katılan bakanlık vekilinin ise temyiz dilekçesinin içeriğine göre vekalet ücretine münhasır temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinde GATA Komutanlığında klima başteknisyeni olarak görev yapan sanığın, komutanlık soğutma grupları, bina otomasyon sistemi, klima santralleri, hijyenik klima sistemleri ve sistemlere ait yedek parçalı 365 günlük bakım onarım hizmet ihalesini kazanan…San. Tic. Ltd. Şti. müdür ve çalışanlarına zorluk çıkardığı, bu kapsamda firmadan ihtiyaç duyulandan fazla miktarda malzeme talep ettiği, yine firma tarafından arızalara süresinde müdahale edilmesine rağmen geç müdahale edilmiş gibi tutanak düzenlemek suretiyle firmaya cezai yaptırım uygulanmasına neden olacağından bahisle para talep ettiği iddia edilen somut olayda; firma müdürü ve çalışanlarının aşamalardaki beyanlarından da anlaşıldığı üzere sanığın kendilerinden tutanak tutmamak için ısrarla para istemesine rağmen bunu kabul etmedikleri, daha sonra da durumu kolluk kuvvetlerine bildirdikleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarihli ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere;
icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği, somut olayın oluş şekline göre sanığın öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere Yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan davranışının bulunmadığı, bu itibarla cebri irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, mağdurun kendisinden istenen menfaatin haksız olduğunu bilmesi nedeniyle ikna suretiyle irtikap suçundan da bahsedilemeyeceği nazara alındığında, öncelikle sistemde kaç kez arıza iş isteğinin yapıldığı ve mahiyetlerinin neler olduğu, bahsi geçen firmanın ihaleyi almasından önce de bu şekilde arıza bildirimlerinin yapılıp yapılmadığı hususlarına ilişkin belgelerin kurumdan istenilerek incelenip, arıza tutanaklarının tanzimi konusunda bilgi sahibi olduğu anlaşılan sivil memur Mehmet Özmercan’ın tanık olarak dinlenilmesinden sonra mağdurun yasal zeminde olup olmadığı belirlenerek suç vasfının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,Sanığın gözaltında geçirdiği sürelerin TCK’nın 63. maddesine göre hükmolunan hapis cezasından mahsup edilmemesi,Kanuna aykırı, sanık müdafi ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 16/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.