Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2016/3079 E. 2019/1110 K. 31.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/3079
KARAR NO : 2019/1110
KARAR TARİHİ : 31.01.2019

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Kendisini vekille temsil ettiren katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedildiği nazara alınarak tebliğnamede yer alan düzeltilerek onama düşüncesine iştirak edilmemiştir.
TCK’nın 257. maddesinde bir zarar suçu olarak düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için norma aykırı davranışın yeterli olmadığı, ayrıca objektif cezalandırma şartlarının da gerçekleşmesi gerektiği cihetle; suça konu taşınmazın suç tarihlerindeki rayiç kira bedelleri belirlenmek suretiyle sanığın eylemi neticesinde kişi mağduriyeti veya kamu zararı ya da kişilere haksız menfaat sağlanması unsurlarının bulunup bulunmadığı, varsa ne şekilde oluştuğunun denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle karar yerinde tartışılması ve neticesine göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/07/2012 gün ve 2011/4. MD-450, 2012/256 sayılı Kararında da ifade edildiği üzere; TCK’nın 257. maddesinin 2. fıkrasında kamu görevlisinin, yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya yasaya göre yapılması gereken biçimde yerine getirmemesi ya da geciktirmesinin suç olarak sayılmış olması nedeniyle, bu suçun kasten işlenebilen suçlardan olduğu ve bu sebeple de kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek ihmal etmesi veya geciktirmesi gerektiği nazara alındığında, mahkumiyet hükmü verildiği halde gerekçe kısmında “…sanığın kamuyu zarara uğratma yönünde bir iradesinin bulunmadığı…” şeklinde ibarelere yer verilerek çelişkiye düşülmesi,
Kabule göre de;
Sanığın, sübutu kabul edilen eyleminin icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, TCK’nın 257/1. maddesi yerine 257/2. maddesi uyarınca
hüküm kurulması ile bir suç işleme kararının icrası kapsamında atılı suçu birden fazla kişiye karşı işlediği kabul edilmesine rağmen hakkında TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanmaması,
Hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Yasanın 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmesi,
Yüklenen suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 31/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.