Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/7428 E. 2019/1196 K. 31.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/7428
KARAR NO : 2019/1196
KARAR TARİHİ : 31.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar ve aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki yasal düzenleme ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, kazanç karşılığı ödünç verilen para miktarı, elde edilen kazanç ve suçtan zarar gören kişi sayısı gözetilerek temel hapis ve adli para cezalarının hak ve nesafete uygun bir şekilde alt sınırdan bir miktar uzaklaşılarak belirlenmesi gerekirken, 5237 sayılı TCK’nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olacak biçimde takdirde hataya düşülerek haklarındaki hapis cezaları alt sınırdan belirlenen ancak sosyal ve ekonomik durumları eş olmayan sanıklar hakkında aynı gerekçelerle adli para cezalarının en üst sınırdan belirlenmesi suretiyle çelişkiye düşülmesi,
TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun, kazanç elde etmek amacıyla ödünç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı da gözetilerek, değişik zamanlarda ve farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesi uygulanmamak suretiyle eksik cezaya hükmolunması,
Sanık …’un İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 25/05/2005 tarihinde kesinleşen 2004/322 Esas, 2005/341 Karar sayılı ilamıyla tekerrüre esas sabıkasının bulunduğu gözetilmemiş ise de; anılan ilamda mahkumiyete konu basit mala zarar verme
suçunun hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 253/1 ve 254. maddelerinde yapılan değişikliğe göre uzlaşma kapsamına alınması karşısında, bu ilama ilişkin uyarlama yargılaması yapılarak sonucuna göre sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Ertelenmiş hapis cezaları kısa süreli olmadığı halde, mahkumiyetin yasal sonucu olan TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmemesi,
“Sanığın sosyal ve ekonomik durumu” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanıklar hakkında en üst sınırdan hükmedilen adli para cezalarının taksitlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
Suç tarihinin, 2006 ve 2007 yıllarını kapsadığı nazara alınmaksızın karar başlığında 19/04/2008 olarak gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,

Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesinde yer alan “Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir.” şeklindeki hüküm uyarınca, kendisini vekille temsil ettiren katılan Hazine lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafileri ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 31/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.