YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6158
KARAR NO : 2015/17851
KARAR TARİHİ : 28.12.2015
Tebliğname No : 5 – 2014/217941
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2014
NUMARASI : 2014/46 Esas, 2014/137 Karar
SUÇ : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suç tarihinde Bursa Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, vekaletname uyarınca Mustafakemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1123 Esasına kayıtlı ortaklığın giderilmesi davasında davacı vekili olduğu ve talep doğrultusunda taşınmazın açık artırma yolu ile satılarak ortaklığının giderilmesine dair karar verilmesi sonrasında, hükümden katılanları haberdar etmemek, davalının satış talebinde bulunması üzerine kıymet takdiri için yapılan keşfe katılmamak, katılanları satış işlemleri hakkında bilgilendirmemek, aleyhe olan kıymet takdiri raporuna itirazda bulunmamak, usulsüz yapılan satış işlemleri nedeniyle ihalenin feshi davası açmamak ve taşınmazın piyasa değerinin altında satılmasına sebebiyet vermek suretiyle katılanların mağduriyetlerine neden olduğu iddiasıyla açılan kamu davasında; Avukatlık Kanununun 34, 41 ve 171. maddeleri uyarınca avukatların üzerlerine aldıkları işleri kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip etmekle, bu görevlerini özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmekle yükümlü oldukları, işleri takipten istekleri ile çekilmeleri halinde dahi vekalet görevi, durumun müvekkillerine tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam edeceği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 73. maddesi uyarınca ”Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar” şeklindeki düzenleme de nazara alınarak; yargılama sırasında sanığın savunmalarında, dava sonucunu ve sonraki aşamaları telefonla katılanlara bildirdiğini, onların da temyiz ve satış talep etmemeleri, ayrıca kendisine masrafları da vermemeleri üzerine herhangi bir işlem yapmadığını belirtmesi ve katılan R.. D..’ın ise temyiz dilekçesi ekinde hüküm sonrasında masraflar için sanığa yaptığı havaleye ilişkin makbuz sunması karşısında, tebligat tarihi ile işlemlerin yapıldığı dönemi kapsar şekilde sanık ve katılanların HTS kayıtları ile ilgili dekont aslının getirtilmesi, görevi kötüye kullanma suçunun objektif cezalandırma koşulu olan “Kişilerin mağduriyeti, kişilere haksız menfaat veya kamu zararı” unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenebilmesi bakımından satışı yapılan taşınmazın suç tarihindeki gerçek değerinin saptanması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, katılanların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.