Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/6037 E. 2015/14929 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6037
KARAR NO : 2015/14929
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

Tebliğname No : 5 – 2014/308474
MAHKEMESİ : Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 31/01/2006
NUMARASI : 2000/372 Esas, 2006/22 Karar
SUÇ : İrtikap

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Haklarında kaçak elektrik kullanma tespit tutanağı düzenlenen ve daha sonra da kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirilen kişilerden bu miktarlar tahsil edildiği halde fatura düzenlemeyip tutanaklara başkasına ait fatura bilgileri yazılarak tahakkukların tahsil edilmiş gibi gösterilmesi nedeniyle kontrolör raporunun 7. sayfasında belirtildiği gibi abonelere yeniden tebligat çıkarılması üzerine abonelerin borç olarak gösterilen rakamları daha önce ödediklerini ifade etmeleri karşısında, sübutu kabul edilen eylemlerin nitelikli zimmet vasfında bulunduğu gözetilmeden basit zimmet suçundan hüküm kurulması, sanık lehine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme nedeniyle, sanıkların eylemlerinde sahtecilik suçunun unsurlarının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve sahteciliğin varlığının kabulü halinde bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurularak sonucuna göre lehe kanunun belirlenmesi gerektiğinin nazara alınmaması aleyhe temyiz bulunmadığından, oluş ve dosya kapsamına göre sanıkların zimmet eylemlerini iştirak halinde işledikleri gözetilmeden bağımsız olarak işlediklerinin kabul edilmesi esasa müessir bulunmadığından, 5252 sayılı Yasanın 9/3, CMK’nın 34 ve 230. maddelerine uygun olarak lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi, her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, nitelikli zimmet olarak belirlenen eylemler nedeniyle alt sınırdan hüküm kurulsa dahi 765 sayılı Yasaya göre belirlenecek cezanın herhalükarda aleyhe sonuç doğurması nedeniyle sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni sayılmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/12/2008 gün ve 2008/146-235 sayılı Kararına göre; mağdurun belli olması ve maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilebileceği durumlarda, 5237 sayılı TCK’nın 55/2. maddesi uyarınca zimmetin maddi konusunu oluşturan değerlerin karşılığının müsaderesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanıklar hakkında 53/5. madde gereğince cezalarının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar sadece bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi ve 5237 sayılı TCK’nın 53/5. maddesinde yer alan “… cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kötüye kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir” şeklindeki düzenlemeye göre; cezanın bir katından anlaşılması gerekenin, cezanın kendisi olup sanık hakkında hükmedilen 9 yıl hapis cezasını geçemeyeceği de gözetilmeden, infaza başlama zamanı da gösterilmeden 14 yıl süreyle 53/1. maddedeki haklardan yasaklanma kararı verilmesi,
Hapis cezasının kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin tatbiki gerektiğinin gözetilmemesi,
Müteselsil sorumluluğun 5271 sayılı Yasada yer almadığı gözetilmeksizin vekalet ücretinin müteselsilen tahsiline karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık Halil ile sanık Erol müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesi uyarınca, hüküm fıkrasından 53/5. maddesinin uygulanmasına, kazanç müsaderesine ve vekalet ücretine ilişkin kısımların çıkarılıp, mahkemenin takdiri de gözetilerek hüküm fıkrasına “Sanıklar E.. A.. ve H.. K..’in”, “sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” “suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle anılan Yasanın 53/5. maddesi uyarınca takdiren 9 yıl süreyle cezanın infazından sonra işlemek üzere 53/1-a maddesinde sayılan hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmalarına “, “900 TL vekalet ücretinin sanıklardan payları oranında alınarak katılan kuruma verilmesine” ibarelerinin eklenmesi suretiyle eleştiriler dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.