Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/5318 E. 2019/831 K. 28.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/5318
KARAR NO : 2019/831
KARAR TARİHİ : 28.01.2019

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
KATILANLAR : …, …, Ayşe Duygu Evcin, …
SUÇ : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraat

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suç tarihinde sanıklardan …’un Torbalı Belediye Başkanı, …’ün başkan yardımcısı ve …’ın da imar ve şehircilik müdürü olarak görev yaptıkları, parselasyon planı ile bu planın onaylanmasına ilişkin kararların iptaline dair İzmir 2. İdare Mahkemesinin 27/05/2009 tarih ve 2008/1215 Esas, 2009/881 Karar sayılı ilamının 25/08/2009 tarihinde belediyeye tebliğ edildiği ancak Torbalı Belediye Başkanlığının 16/07/2010 tarih ve 2345/6095 sayılı yazısı ile Torbalı Tapu Sicil Müdürlüğünden iptal edilen plan uyarınca yapılan tapu tescil işlemlerinin iptalinin istenildiği, yargı kararını uygulamak için mahkeme kararının tebliğinden itibaren yaklaşık 10,5 ay geçtikten sonra harekete geçildiği, yasal süre içerisinde yargı kararının uygulanmasına yönelik hiçbir girişimde bulunulmadığı, böylece sanıkların katılanların mağduriyetine sebebiyet vermek suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri iddia edilen somut olayda; İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesindeki “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez” hükmüne göre söz konusu kararların uygulanması için kesinleşmesi gerekmediği dikkate alınmak suretiyle, idare mahkemesi kararının belediyeye tebliğine dair evraklar dosyada bulunmadığından tebliğ-tebellüğ belgelerinin temin edilerek, tebligatın ne zaman yapıldığı ve ayrıca tebligat sonrası bahse konu kararın uygulanmasına yönelik olarak Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan 16/07/2010 tarihli yazıdan önce belediyenin herhangi bir işlem tesis edip etmediği, işlem yapmış ise ne zaman ve ne
…/…
-2-

şekilde yaptığı, yapılmış olan işlemin iptal kararlarını karşılayıp karşılamadığı hususları araştırılarak, Belediyedeki iş akışına göre mahkeme kararını yerine getirmekle görevli kişi ya da kişilerin belirlenmesinden, öte yandan UYAP sisteminden yapılan sorgulamada sanıklar hakkında benzer nitelikteki eylemlerinden dolayı aynı suçtan açılan kamu davaları bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, tüm mevcut davalar araştırılarak, derdest ise birleştirilmesinden, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesinden sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanması, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK’nın 257. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılması sonrasında varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği hususlarının da değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini yerine, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/10/1978-2/324-350 sayılı Kararında belirtilen “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, vekalet ücretinin tayininde esas ilke olarak sanıkların adedi ya da sanığın birden çok suç işlemiş olmasını değil, usulünce açılan ve avukat tarafından takip edilen davaların adedini esas almış ve taraflara yükletilecek avukatlık parasının her dava için ayrı ayrı tayinini öngörmüş olması karşısında; ayrı ayrı dava açılmadıkça ücreti vekaletin de ayrı ayrı tayin ve takdiri mümkün bulunmadığı” hususu nazara alınarak kendilerini aynı vekille temsil ettiren ve beraatlerine karar verilen sanıklar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,
Kanuna aykırı, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.