Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/4192 E. 2015/9566 K. 07.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4192
KARAR NO : 2015/9566
KARAR TARİHİ : 07.04.2015

Tebliğname No : 5 – 2015/63806
MAHKEMESİ : Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2007
NUMARASI : 2007/61 Esas, 2007/106 Karar
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, parada sahtecilik

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Tebliğnamede adına yer verilen İ.. T.. yönünden temyiz talebi bulunmadığı, O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin de sadece sanık A.. G.. hakkında parada sahtecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Sanık A.. G.. hakkında parada sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın üzerine atılı parada sahtecilik suçunun 5237sayılı TCK’nın 197/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle aynı Kanunun 66/1-e. maddesinde belirtilen 8 yıllık asli dava zamanaşımına tabi olduğu, zamanaşımını kesen son işlem olan 13/03/2007 tarihli sorgu işlemi ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
Sanıklar A.. G.., A.. Ç.., S.. E.. ve E.. U.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
01/06/2005 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanununa Göre İl Adlî Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre her yıl bilirkişilik yapacak kişilerin yeminlerinin komisyonca toplu olarak yaptırılması, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda imza eksikliğinin bulunmaması, sahteciliğe konu biletlerin sahte olduğunun sanıklar tarafından da kabul edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, 20/01/2007 tarihli bilirkişi yemin ve evrak teslim tutanağında imzaların bulunmaması sonuca etkili görülmediğinden tebliğnamedeki bu hususta bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, gerekçeli karar başlığında katılan kurum ve vekilinin adlarına yer verilmemesi mahallinde eklenebilir yazım hatası olarak kabul edilmiş, sanık A.. G..’ün adli sicil kaydında yer alan erteli mahkumiyet kararı yönünden ilgili mahkemeye ihbarda bulunulması mahallinde mümkün görülmüş, suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık E.. U.. hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin, adli sicil kaydına göre mükerrir olduğu anlaşılan sanık A.. G.. hakkında ise TCK’nın 58/6-7 maddelerinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
TCK’nın 53/3. maddesi uyarınca sanıkların kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık A.. Ç.. ve diğer sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan aynı Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasındaki hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin bölümün, “Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı Yasanın 53/1. maddesinin a, b, c, d, e bentlerinde belirtilen haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar ve TCK’nın 53/3. maddesine göre 53/1-c maddesinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili haklardan da koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına” şeklinde değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Sanık E.. U.. hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Dosya kapsamına göre suçtan kaynaklı zararın tamamen giderilmediğinin kabul edilmesi karşısında tebliğnamedeki 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin tartışılması gerektiğine ilişkin bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
399 sayılı KHK’nın 11/b maddesindeki ”Teşebbüslerin ve bağlı ortaklıkların paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve diğer mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı memur sayılarak haklarında Türk Ceza Kanununun 2’nci kitap üçüncü ve altıncı baplarındaki hükümler uygulanır.” hükmüne göre katılan kurumda kondüktör olarak görev yapan kamu görevlisi sanık E.. U..’ın 30/03/2007 tarihli ilgili kurumun yazısına göre kuruma ait gerçek biletler yerine sahte olarak bastırdığı ve muhafaza ettiği 10000 adet biletten 3669 adedini peyder pey satarak karşılığı olan 4769,70 TL’yi mal edindiğinin anlaşılması ve biletlerin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilen mal olması nazara alındığında eyleminin zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Kabule göre de;
TCK’nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Suçun 5237 sayılı TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 07/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.