Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/2265 E. 2018/9711 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2265
KARAR NO : 2018/9711
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet (üç kez)

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suç tarihinde … Üniversitesi rektörü olarak görev yapan sanığın, katılanların, görevlerinden alınarak üniversitenin başka birimlerine atanmalarına ilişkin işlemlerin iptali için açtıkları davalarda verilen yürütmenin durdurulması kararları uyarınca görevlerine iade edilmelerine rağmen, katılanlar hakkında ayrıca açılan ceza soruşturmaları gereğince görevden uzaklaştırma kararları alarak yargı kararlarını etkisiz bırakmak suretiyle mağduriyetlerine sebebiyet verdiği kabul edilen somut olayda; İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasına 6552 sayılı Kanunun 97. maddesi ile eklenen ve Anayasa Mahkemesinin 02/10/2014 tarihli ve 2014/149 Esas, 2014/151 sayılı Kararı ile iptal edilen ”Bu maddenin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinin 23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dâhi daire başkanı ve üstü görevlere, sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına; açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma, bu görevlerle ilgili yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği, ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir.” hükmü uyarınca katılanların 2451 sayılı Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerde gösterilenler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dahi daire başkanı ve üstü unvanları taşıyıp taşımadıklarının araştırılmasından, öte yandan zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame yerine geçen belge tarihinden önce gerçekleştirilen eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, dava tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alınarak, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık hakkında benzer nitelikteki eylemlerinden dolayı aynı suçtan açılan kamu davaları bulunduğunun anlaşılması karşısında, tüm mevcut davalar araştırılarak, derdest ise birleştirilmesinden, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesinden sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanmasından, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK’nın 257. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı cezalar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sübutu kabul edilen eylemlerin TCK’nın 257/1, 43/1. maddeleri kapsamında zincirleme suç olarak kabulü gerektiği gözetilmeden, suç kastının nasıl yenilendiği ve eylemlerin neden bağımsız suç teşkil ettiği gerekçeleriyle karar yerinde gösterilmeden üç ayrı mahkumiyet kararı verilmesi suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
Yüklenen suçları TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümlerde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğinin ihtarına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 18/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.