Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/1300 E. 2015/10770 K. 28.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1300
KARAR NO : 2015/10770
KARAR TARİHİ : 28.04.2015

Tebliğname No : 5 – 2014/407649
MAHKEMESİ : Ordu Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2011
NUMARASI : 2010/171 Esas, 2011/308 Karar
SUÇ : Zimmet, görevi kötüye kullanma

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan H.. H..nin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin 03/11/2014 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki “…H.. H.. avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.” düzenlemesinin verdiği yetkiye dayanılarak H.. H..nin katılma isteminin zimmet suçuyla sınırlı olarak kabulüne; tayin olunan ceza miktarına göre sanık Ç.. A.. müdafiin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 318. maddesi uyarınca REDDİYLE incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık T.. Y.. hakkında verilen düşme kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen düşme hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık Ç.. A.. hakkında zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, zimmet suçundan kurulan hüküm yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın zimmet suçu yönünden sabit görülmeyen eylemleri ile ilgili olarak mahkemece, belgelerdeki imzaların inkarına yönelik bir beyanın bulunmadığı kabul edilmiş ise de; yönetim kurulu üyelerine yapıldığı bildirilen ücret ödemeleri bakımından, bordrolardaki imzaların kendisine ait olmadığını bildiren N.. U.., yardımlaşma fonu ödemesiyle ilgili olarak da 02/07/2008 tarihli dekonttaki imzayı inkar eden H.. Y.., ayrıca kızı N.. K.. tarafından; 7.000 TL’lik kredinin çekilmesine ilişkin belgede imza incelemesi yapılması talebinde bulunulan F.. N.. yönünden ilgili belgelerde imza incelemesi yaptırılması,
Yardımlaşma fonu ödemeleriyle ilgili olarak, ödeme dekontlarında imzalarının bulunmadığı anlaşılan M.. S.., H.. K.., K.. Y.. ve M.. Ç..’ın; keza, kooperatif görevlileri tarafından imzalanan çeşitli belgelerle kooperatife haricen para teslim ettikleri anlaşılan İ.. K.., H.. Y.., R..-A.. V.. ve R.. Ş..’in aldıkları kredilerin, fon yardımlarının ve yaptıkları ödemelerin miktar ve tarihini gösteren tüm belgelerin kooperatiften ve ilgili bankadan getirtilmesi, R..-A.. V.. tarafından ödendiği bildirilen 550,00 TL’nin vekalet ücreti alacağı olduğu savunulmakla bu konudaki icra takip dosyasının getirtilip savunmanın doğru olup olmadığının araştırılması ve gerektiğinde önceki bilirkişiler dışında yeniden seçilecek bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile gerçek zimmet miktarı belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Zimmete konu eylemin, icra müdürlüğünden araştırma yapılmak suretiyle kurum dışı kayıtların incelenmesi sonucu ortaya çıkarıldığının anlaşılmasına karşın, nitelikli zimmet suçuna ilişkin TCK’nın 247/2. maddesi uygulanmayarak eksik cezaya hükmolunması,
Zimmet miktarı olarak kabul edilen 5.815,52 TL’nin, Dairemiz uygulamalarına göre 2009 yılı için TCK’nın 249/1. maddesi kapsamında değer azlığı sınırı olarak kabul edilen 8.000,00 TL’den az olması nedeniyle sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanmaması suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
5237 sayılı TCK’nın 53/1-d maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan açılan dava ile ilgili olarak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun Ek 2-son maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunan müşteki B.. B..nın CMK’nın 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK’nın mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, görevi kötüye kullanma suçu bakımından sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.