Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/11591 E. 2019/5896 K. 29.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11591
KARAR NO : 2019/5896
KARAR TARİHİ : 29.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
KATILANLAR : Hazine, …, …
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Davanın reddi

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün, 2014/118 Esas ve 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, öte yandan CMK’nın 260/1. maddesinin “Hakim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.” şeklindeki hükmü gereğince kovuşturma aşamasında katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmesine karşın dava ve duruşmalardan haberdar edilmeyenlere, davaya katılmasına karar verilenlere veya katılma talebinde bulunup bu isteği reddolunanlara yasa yoluna başvurmaları bakımından gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerektiği, keza soruşturma aşamasında da anılan Yasa hükmünde tarif olunan şahıslara kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararların da belirtilen nedenle tebliğ edilmesi gerektiği, bu itibarla dava konusu somut olayda; davanın reddine gerekçe olan Bakırköy C.Başsavcılığının 21/09/2010 tarihli, 2010/100175 soruşturma ve 2010/65245 Karar sayılı kovuşturmama kararının, soruşturma konusunun tefecilik suçuna ilişkin olması ve Hazinenin bu suçun mağduru, sanıktan faiz karşılığı ödünç para alanların ise zarar göreni olmaları sebebiyle bahsi geçenlere tebliğ edilerek kesinleşmesinin sağlanması gerekmekte olup, kovuşturmama kararının soruşturma konusu suçun mağdur ve zarar görenlerine tebliğ edildiğini gösteren bilgi ve belgelere dosya içerisinde rastlanmadığının anlaşılması nedeniyle, varsa kararın kesinleşme şerhli onaylı bir suretinin dosya arasına alınmasından,

yoksa belirtilen tebligat eksikliklerinin ikmalinden sonra itiraz üzerine veyahut da itiraz edilmeden söz konusu kararın kesinleşmesi durumunda, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 23/06/2015 tarih ve 2013/700 Esas, 2015/241 sayılı Kararında da ifade edildiği üzere, aynı fiilden dolayı sanıklar hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi, verildiği tarih itibarıyla kişiler açısından hukuki güvenlik alanı oluşturan ve kesin hüküm benzeri sonuç doğuran kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra aynı fiilden dolayı yeniden soruşturma yapılabilmesinin “yeni delilin meydana çıkmasına” ve CMK’nın 173/6. maddesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin önceden karar veren mercin kararına bağlı olması ve kanun koyucu tarafından bunun ceza muhakemesi şartı olarak öngörülmesi karşısında, aynı fiile ilişkin olarak daha önceden verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunduğu halde, CMK’nın 172/2. maddesi anlamında “yeni delil” meydana çıkıp çıkmadığı açıklığa kavuşturulmadan ve CMK’nın 173/6. maddesinde belirlenen ceza muhakemesi şartı gerçekleşmeden sanıklar hakkında aynı fiilden dolayı kamu davası açılması bir hukuk devletinde kanuna, adil yargılanma hakkına ve “non bis in idem” ilkelerine aykırılık oluşturacağı cihetle, yeni bir delil ortaya çıkmadan sanığın aynı eyleminden dolayı kamu davası açıldığı durumda açılmış olan kamu davasıyla ilgili kovuşturma şartının gerçekleşmediği gözetilerek, aynı eylemle ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan sanıklar hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca düşme kararı verilmesi, itiraz üzerine 21/09/2010 günlü kararın kaldırılması ve sanıklar hakkında dava açılması durumunda ise davaların birleştirilerek delillerin birlikte takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde mükerrerlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 29/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.