Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2015/1115 E. 2019/341 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1115
KARAR NO : 2019/341
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma ve verme
HÜKÜM : Sanık … hakkında rüşvet verme suçundan beraat, sanık … hakkında icbar suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nın 260/1. maddesine göre rüşvet suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Yasanın 18. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak katılma talebinin CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca KABULÜNE karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
1-Sanık … hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın yüklenen suçu işlemediğine yönelik gerekçe yerinde olmamakla birlikte, rüşvet verme suçunun, görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlanması hususunda, kamu görevlisiyle iş sahibinin serbest iradeleri ile rızaları uyuşarak rüşvet anlaşması yapılması durumunda oluşabileceği, sanığın, hakkında mahkumiyet kararı verilen diğer sanık …’ı yakalatmak amacıyla seri numarasını aldığı 20 TL parayı vermekten ibaret eylemi yönünden taraflar arasında gerçekleştirilmiş bir anlaşma bulunmaması nedeniyle rüşvet verme suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, ayrıca sanığın suç kastıyla da hareket etmediği nazara alındığında verilen karar sonucu itibarıyla yerinde bulunduğundan, delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü eleştirilen husus dışında usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık … hakkında icbar suretiyle irtikap suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği, dosya kapsamı ve somut olayın oluş şekline göre sanığın, öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere yasanın öngördüğü anlamda icbar ve ikna boyutuna varan davranışlarının bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, suç tarihinde Afyonkarahisar şehirlerarası otobüs terminalinde trafik polisi olarak görev yapan sanığın, çıkış yapmak üzere evrak sunan ve hakkında beraat kararı verilen otobüs şoförü …’a takografın süresinin geçtiğinden bahisle çıkış yaptırmaması, otobüs şoförünün herhangi bir evrak eksiğinin bulunmadığı yönündeki itirazı üzerine eliyle çenesini kaşıyarak ”seni acemi gidiverde evrak getir” şeklinde beyanda bulunması üzerine Adil’in sanığı yakalatmak amacıyla seri numarasını aldığı 20 TL parayı sanığa vermesi, otogardan çıkış yaptıktan bir müddet sonra ise olayı ihbar etmesi şeklinde gelişen somut olayda, sanığın sübut bulan eyleminin rüşvet almaya teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2918 sayılı Kanunun Ek 11. maddesi gereğince, trafik polisi olup suç tutanağı düzenleme yetkisi bulunan sanığa verilen cezanın yarı oranında artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekili ile sanık … müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.