Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2014/2976 E. 2016/4261 K. 26.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2976
KARAR NO : 2016/4261
KARAR TARİHİ : 26.04.2016

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : İcbar suretiyle irtikap
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği, somut olayın oluş şekline göre sanıkların öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere Yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan davranışlarının bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı; TCK’nın rüşveti tanımlayan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değişiklik yapılıncaya kadar yürürlükte kalan 252/3. maddesinde “Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.” denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının (05/07/2012 tarihine kadar) rüşvet suçu kapsamında bulunmadığı, katılanın kırmızı ışıkta geçiş yaptığının açıkça tespit edilememesi nedeniyle oluşan şüphe lehe yorumlanarak sanıkların eylemlerinin suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçu kapsamında kaldığı, 05/07/2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 105/5-6. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 257/3. maddesi yürürlükten kaldırılmış ise de aynı Yasanın 87. maddesi ile TCK’nın 252. maddesinin yeniden düzenlenmesi ve bu eylemin rüşvet olarak tanımlanması karşısında daha sonraki yasal düzenlemelerin aleyhe hükümler içermesi nedeniyle sanıkların eylemlerinin TCK’nın 257/3. maddesinin 6086 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki ilk haline uyduğu gözetilmeden, yazılı şekilde icbar suretiyle irtikap suçundan hükümler kurulması,
Kabule göre de;
17/10/1996 tarihinde yürürlüğe giren 4199 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı Yasaya eklenen Ek 11. madde gereğince, trafik polisi olup suç tutanağı düzenleme yetkisi bulunan sanıklar hakkında hükmolunan cezaların yarı oranında artırılması gerektiğinin nazara alınmaması,
Yüklenen suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanıklar hakkında TCK’nın 53/5. maddesinin uygulanması sırasında bu bentteki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği nazara alınmadan yazılı şekilde uygulama yapılması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 325. maddesi gereğince kararın hükmü temyiz etmeyen sanık …’a da TEŞMİLİNE, 26/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.