Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2014/2609 E. 2016/4262 K. 26.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2609
KARAR NO : 2016/4262
KARAR TARİHİ : 26.04.2016

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet almaya teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
… İlçe Emniyet Müdürlüğü Ekipler Amiri olarak görevli olan sanığın, bir petrol istasyonunda lastik tamir işiyle iştigal eden katılandan, kaçak mazot işiyle uğraşan kişilere maddi menfaat karşılığında Müdürlüklerinin yapacağı uygulamaları önceden haber vermesi için aracı olmasını istediği, katılanın bu talebe olumlu cevap vermemesi üzerine bu kez katılanın kaçak mazot alım satımı yapması halinde uygulamaları önceden haber vereceğini söyleyerek maddi menfaat talep ettiği, sanığa herhangi bir ödeme yapmayan ve baskılardan bunalan katılanın durumu İl Emniyet Müdürlüğüne ihbar ettiği olayda; sanığın Yasanın aradığı anlamda icbar ve ikna boyutuna varan davranışının bulunmadığı, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04/05/1987 gün ve 600/245 sayılı Kararında vurgulandığı gibi rüşvet suçunun konusu, işin yapılması veya yapılmaması olduğundan, şarta bağlı rüşvet sözleşmesinin yapılamayacağı, zira şart gerçekleşmediğinde rüşvet sözleşmesinin gereğinin yerine getirilemeyeceği, başka bir anlatımla anlaşma konusunun ortadan kalkacağı, katılanın kaçak mazot alım ve satımı yaptığına veya kaçak mazot alım satımı yapan kişilerle irtibatı olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ve delil bulunmadığının anlaşılması karşısında rüşvet alma suçunun oluşmayacağı, sanığın görev gereklerine aykırı olup kısa aralıklarla, birden çok kez ve ısrarlı davranışlarla katılan üzerinde baskı kurarak mağduriyetine neden olmak şeklinde sübut bulan eylemlerinin TCK’nın 257/1. maddesine uyan icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde rüşvet almaya teşebbüs suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,Yüklenen suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında, aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
TCK’nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağı gözetilmeksizin altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesindeki hakların tümünü koşullu salıverilmeye kadar kullanmaktan yoksun bırakılması şeklinde karar verilmesi,
Sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş olması karşısında, kamu davasında kendisini vekille temsil ettiren katılan Maliye Hazinesi lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazete’nin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılması lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.