Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/9867 E. 2015/15928 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9867
KARAR NO : 2015/15928
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Tebliğname No : 5 – 2012/317410
MAHKEMESİ : Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/04/2011 (Asıl Karar), 25/04/2011 (Ek Karar)
NUMARASI : 2010/340 Esas, 2011/159 Karar
SANIKLAR : F.. Y.. (Ceylan), M.. E..
SUÇ : Rüşvet alma (sanık Mehmet hak.), rüşvet verme
(diğer sanık hak.)

Mahalli mahkemece verilen hüküm ve ek karar temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanıklar haklarında rüşvet alma ve verme suçlarından kamu davası açıldığı, 3628 sayılı Yasanın 17 ve 18. maddelerine göre M.. H..nin rüşvet suçunun zarar göreni olması ve vekilinin temyiz dilekçesi vermekle katılma iradesi göstermesi sebebiyle kanun yolu muhakemesinde bu suç yönünden davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağına sahip bulunduğu nazara alınarak 3628 sayılı Yasanın 17 ve 18 ile CMK’nın 237/2 ve 260. maddeleri uyarınca Hazinenin davaya katılan olarak kabulüne, sanık Fatma müdafiin vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak temyizden vazgeçme dilekçesi verdiği gözetilerek incelemenin katılan Hazine vekili ile şikayetçi A.. D.. vekilinin temyiz itirazları ile sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Şikayetçi A.. D.. vekilinin temyiz isteminin reddine ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Şikayetçinin, sanıklara yüklenen rüşvet alma ve verme suçlarından doğrudan zarar görmediği ve bu nedenle kovuşturma aşamasında katılma isteminin reddine karar verildiği anlaşıldığından, gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen temyiz isteminin reddine dair 25/04/2011 tarihli Ek Karar usul ve kanuna uygun bulunduğundan şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle ONANMASINA,
Sanıklar haklarında rüşvet alma ve verme suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik katılan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Gerekçeli kararın mahkeme mührü ile mühürlenmemesi suretiyle CMK’nın 232/7. maddesine muhalefet edilmesi ile sanıkların eylemleri sabit görülmeyerek beraatlerine karar verilmesine rağmen CMK’nın 232/6. maddesine aykırı olarak hükümde CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendine yer verilmemesi, mahallinde ikmali mümkün eksiklikler olarak kabul edilmiş,
İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasının düzenlendiği CMK’nın 135 ve teknik araçlarla izlemenin düzenlendiği aynı Yasanın 140. maddelerinde sayılan katalog suçlardan birinin işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi halinde şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespit edilebileceğinin, dinlenebileceğinin, kayda alınabileceğinin ve sinyal bilgilerinin değerlendirilebileceğinin, yine kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyerinin teknik araçlarla izlenebileceğinin, ses ve görüntünün kayda alınabileceğinin hükme bağlandığı ve bu kararın hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı tarafından verileceği, Savcı tarafından verilen kararların da yirmidört saat içinde hakim onayına sunulacağının belirtildiği, somut olayda ise, sanıklardan Fatma tarafından kayda alınan konuşmaların yasayla düzenlenen usul ve esaslara uyulmadan elde edildiği, yetkisiz kişilerce elde edilen bu kayıt ve bulguların bir suça ilişkin de olsa hukuka aykırı delil niteliği taşıdığı, Anayasa’nın 38. maddesindeki “kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez”, CMK’nın 206/2-a bendindeki “delil kanuna aykırı olarak elde edilmişse reddolunur” ve aynı Kanunun 217/2. maddesindeki “yüklenen suç hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilir” hükümleri nazara alındığında hukuka aykırı olarak elde edilmiş ses kayıtlarının soruşturma veya kovuşturma sırasında kullanılamayacağı, mahkumiyet hükmüne ispat aracı olamayacağı, diğer taraftan sanıklardan Fatma tarafından kayda alınan konuşmaların, olayın ortaya çıkmasından 4 ilâ 8 ay öncesine ait olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla sanığın ya da temsilcisi olduğu firma yetkililerinin yetkili makamlara başvurma imkanları olduğu ve bunun zorunlu bulunduğunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği halde buna aykırı şekilde bizzat adı geçen sanığın elde ettiği ses kayıtlarının hukuka uygun kanıt olarak kabulünün mümkün olmadığı, kaldı ki bahse konu ses kaydının ani gelişen ve bir daha elde edilme imkanı bulunmayan kanıt niteliğinde de sayılamayacağı, keza rüşvetin bir karşılaşma ve çok failli suçlardan olduğu, hukuka aykırı olarak elde edilen delil dışlandığında ve soyut iddia haricinde sanıkların üzerlerine atılı rüşvet alma ve verme suçlarını işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delilin dosya kapsamında bulunmadığı gözetilerek, tebliğnamedeki sanıklardan Mehmet yönünden bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.