Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/9281 E. 2015/12151 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9281
KARAR NO : 2015/12151
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

Tebliğname No : 5 – 2013/117557
MAHKEMESİ : Silivri Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2012
NUMARASI : 2009/205 Esas, 2012/116 Karar
SUÇ : İcbar suretiyle irtikaba teşebbüs, resmi belgede sahtecilik, suçu bildirmeme, hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nın 260/1. maddesine göre icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan H.. H..nin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında 3628 sayılı Yasanın 18. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sadece bu suç yönünden katılma talebinin kabulüne, sanık Erol’un üzerine atılı resmi belgede sahtecilik, suçu bildirmeme ve hırsızlık suçlarından doğrudan zarar görmediği ve davaya müdahil olarak katılma hakkı olmadığı anlaşılmakla Maliye Bakanlığının bu suçlardan kurulan hükümleri temyiz hakkı bulunmadığından, vekilinin bu suçlara yönelik vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, başvurularının kapsamına göre incelemenin sanık Nazif ve Naci hakkında icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçundan verilen beraat ile sanık Erol hakkında müşteki Tahsin’e karşı icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçundan açılıp görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek kurulan mahkumiyet ile yine aynı sanık hakkında icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik katılan H.. H.. vekilinin, hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık E.. G..’ın temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık Erol hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet ve sanıklar Erol, Nazif ve Naci hakkında icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçlarından kurulan beraat hükümlerinin incelenmesinde;
Aynı tarihte ifade ve kaza tespit tutanağını tanzim ettiği anlaşılan sanık Erol’un hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamede bu hususta bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, sanık Erol’un resmi belgede sahtecilik suçunu 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlemesine rağmen hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması ise karşı temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan kurulan mahkumiyet hükmü ile delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen sanık Erol ve katılan H.. H.. vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık E.. G.. hakkında icbar suretiyle irtikaba teşebbüs ve görevi kötüye kullanma suçlarından kurulan mahkümiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına ugun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Hükümden sonra 05/07/2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 86. maddesi ile eklenen 5237 sayılı TCK’nın 250/4. maddesine göre sağlanan menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu gözetilerek sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi lüzumu,
Sanığın, müşteki Tahsin’e karşı gerçekleştirdiği eylemin TCK’nın 257/1. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine aykırı davranarak görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı halde TCK’nın 257/3. maddesinin yollaması ile aynı Kanunun 257/1. maddesi uygulanarak hüküm kurulması ve hükümden önce 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanunun 1. maddesi ile TCK’nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi ve bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının da indirilmesi karşısında TCK’nın 7/2. madde-fıkrasındaki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Sanığın suçları 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlemesine rağmen hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık E.. G.. ve katılan H.. H.. vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.