Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/13743 E. 2015/16274 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13743
KARAR NO : 2015/16274
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/400912
MAHKEMESİ : Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/09/2011
NUMARASI : 2011/107 Esas, 2011/524 Karar
SUÇ : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Ankara Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, alacaklı vekili sıfatıyla borçlular aleyhine yürüttüğü takip sırasında borca kefil olan S.. S..’ın ikamet ettiği adrese icra emri tebliğ edilmesine rağmen, borçla ve borçluyla hiçbir ilgisi bulunmayan sadece icra kefili olan S.. S.. ile isim ve soy isim benzerliği bulunan katılanın oturduğu başka bir adrese 12/11/2009 tarihinde gelinmesini sağlayarak evde olmadığı sırada kapısı çilingir vasıtasıyla açılıp eşyaları haczedilerek muhafaza altına alınmasına ve bu suretle mağduriyetine sebebiyet vererek görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilmiş ise de; dosya kapsamına nazaran katılana ait adresin alacaklı tarafından temin edilerek sanığa bildirilmesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 80 ve 88. maddeleri gereğince haciz yapma ve menkul malları muhafaza altına alma görevinin icra dairesine ait olması ve bu işlemlerin alacaklı vekilinin yokluğunda yapılabilmesi, sanığın bu adreste haciz yapılmasına ilişkin talebinin icra müdürlüğünce kabul edilerek İcra Memuru tarafından haciz ve muhafaza işleminin sanığın yokluğunda yapılması, bu işlemlerden bir gün sonra katılanın borçla ilişkisinin olmadığını İcra Müdürlüğüne beyan etmesi üzerine sanığın haczedilen malların katılana iadesi yönünde talepte bulunması karşısında, sanığın görevinin gereklerine aykırı veya ihmali bir davranışta bulunduğu hususunda yeterli delil olmadığı gözetilerek atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,
Kabule göre de;
Sübutu kabul edilen eylemin 5237 sayılı TCK’nın 257/1. maddesindeki icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanunun 257/2. maddesi ile hüküm kurulması,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.