Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/13432 E. 2015/15785 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13432
KARAR NO : 2015/15785
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/372457
MAHKEMESİ : Nizip 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/05/2011
NUMARASI : 2008/214 Esas, 2011/477 Karar
SUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 26/11/2013 gün ve 2013/4-50 Esas ve 2013/525 sayılı Kararında kabul edildiği üzere, 14/04/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen Geçici 3. maddede yer alan; “01.01.2014 tarihine kadar, asliye ceza mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet Savcısı bulunmaz ve katılma hususunda Cumhuriyet Savcısının görüşü alınmaz. Ancak, verilen hükümler ile tutuklamaya veya salıverilmeye ilişkin kararlara karşı Cumhuriyet Savcısının kanun yoluna başvurabilmesi amacıyla dosya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.” şeklindeki düzenleme ile ilgili olarak, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığının resmen ilan edilmesinden önceki evrede aleyhine temyiz yoluna başvurulan kararlar söz konusu olduğunda, diğer bir ifadeyle 1412 sayılı CMUK’nın 305 ila 326. maddelerinin uygulanması gereken hallerde, O yer Cumhuriyet Savcılarının, duruşmalarına iştirak etmediği Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına yönelik temyiz sürelerinin, aynı Kanunun 310. maddesinin 3. fıkrası kıyasen uygulanmak suretiyle “tefhim tarihinden itibaren bir ay” olduğunun anlaşılması karşısında; O yer Cumhuriyet Savcısının, 06/05/2011 tarihinde tefhim edilen hükme yönelik 13/06/2011 günlü temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek aynı Kanunun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin sanığın temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinde Gürbaşak Köyü muhtarı olan sanığın, Nizip Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından her birine 24 torba olmak üzere yirmi aileye dağıtılmak üzere teslim edilen 480 torba kömürden ihtiyaç sahiplerine verilmesi gerekenden az dağıtım yaparak kalan kısmını ismi yirmi kişi içinde bulunmayan köy sakinlerine dağıttığının iddia edildiği olayda, ihtiyaç sahiplerinin rızaları dahilinde ve 04/07/2007 tarihli ihtiyar heyeti kararı ile kömürün tüm ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığının savunulması ve tanık beyanı ile doğrulanması karşısında, öncelikle kömür dağıtımı yapılan kişilerin ihtiyaç sahibi olup olmadıklarının belirlenmesi için bu kişilerin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından kömür yardımı taleplerinin ve yardım yapılmasına ilişkin bir kararın bulunup bulunmadığının sorulmasından sonra kömür yardımı yapılmasına karar verilen yirmi kişiden 24 torba kömür alıp almadıkları, almamış ise kendi rızası ile mi eksik teslimi kabul ettikleri ve herhangi bir zararlarının olup olmadığı, zararları varsa giderilip giderilmediğinin de sorularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA, 03/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.