Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/12764 E. 2015/15354 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12764
KARAR NO : 2015/15354
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/332730
MAHKEMESİ : Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2011
NUMARASI : 2007/512 Esas, 2011/336 Karar
SUÇ : Tefecilik

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanıktan faiz karşılığı borç para aldığı iddia edilen şikayetçi A.. G..’in CMK’nın 260/1. maddesine göre tefecilik suçunun mağduru olması nedeniyle kamu davasına katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunduğu anlaşılmakla tebliğnamedeki temyiz isteminin reddine ilişkin düşünceye iştirak edilmemiştir.
Tefecilik suçunun, 765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, YCGK’nın 03/07/1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı Kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir şekilde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması, başka bir anlatımla ödünç para verme işinin meslek haline dönüştürülmesi durumunda oluştuğu, suçun yaptırımının ise 2279 sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlendiği, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 241. maddesinde ise atılı suçun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,…” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu gözetildiğinde;
Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31/07/2007 tarihli iddianamede sanığın yalnızca katılan A.. G..’e faiz karşılığı borç para verdiğinin belirtildiği, ancak tanıklardan M.. Y.., N.. Ö.. ve A.. D..’in sanığın tefecilik yaptığını doğrulayıp, kendilerinin de sanıktan faiz karşılığında borç para aldıklarını beyan etmeleri karşısında, sanık hakkında anılan şahıslara yönelik tefecilik suçu nedeniyle kamu davası açılıp açılmadığı araştırılarak, dava açılmış ve karar kesinleşmemişse davaların birleştirilmesi cihetine gidilmesi, hükme bağlanmış ise onaylı suretlerinin denetime olanak verecek şekilde dosya içine getirtilmesi, dava açılmamış ise söz konusu eylemler nedeniyle sanık hakkında suç duyurusunda bulunulması ve kamu davası açılması halinde iş bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmesi, iddianame tarihlerine göre hukuki kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması, sanığın aşamalarda katılana zirai ilaç makine parçası sattığını savunması ve katılanın da zirai aletler pazarlama işi yapması karşısında, vergi mükellefi olan sanık ve katılana ait ticari defterlerin getirtilip ilgili Vergi Dairesine ihbarda bulunularak vergi tekniği raporu düzenlenmesinin istenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, katılanlar A.. G.. ve Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.