Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/12397 E. 2015/15284 K. 20.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12397
KARAR NO : 2015/15284
KARAR TARİHİ : 20.10.2015

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanıklar Ş.. T.., M.. Ç.., İ.. B.., İ.. A.., M.. B.., C.. S.., M.. G.., M.. K.., Y.. G.., H.. D.., H.. A.., M.. B.., M.. K.., Z.. Ş.., H.. D.., E.. B.., N..Ü.., M.. D.. ve İ.. K.. hakkında dolandırıcılık suçlarından kurulan düşme hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen kamu davalarının düşmesine dair hükümler usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar Ş.. T.., M.. Ç.., İ.. B.., İ.. A.., M.. B.., C.. S.., M.. G.., M.. K.., Y.. G.., H.. D.., H.. A.., M.. B.., M.. K.., Z.. Ş.., H.. D.., E.. B.., N..Ü.., M.. D.. ve İ.. K.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan düşme hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklara isnat edilen sahtecilik suçunun 765 sayılı TCK’da öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle aynı Kanunun 102/3 ve 104/2. maddelerinde belirlenen onbeş yıllık asli ve ilave zamanaşımına tabi ve son suç tarihinin 10/08/1999 olduğu, hüküm tarihi itibariyle 15 yıllık eklemeli zamanaşımı süresi dolmadığı halde yazılı şekilde düşme kararları verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak zamanaşımı süresinin suç tarihi ile inceleme günü arasında gerçekleştiği anlaşıldığından ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanıklar hakkında açılan kamu davalarının CMUK’nın 322 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
Sanıklar O.. A.. ve H.. İ.. hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sanık O.. A.. yönünden sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihlerinde .. Köyü Tarım Kredi Kooparatifi’nde yetkili memur olarak görev yapan sanık O.. A..’nın, haklarında açılan kamu davalarının düşürülmesine karar verilen sanıkların kimlik bilgilerini kullanarak gerçekte bu sanıklara verilmeyen gübre ve mibzerleri verilmiş gibi sahte belgeler düzenleyerek 90 ton Dap, 15 ton Nitrat gübresi ve 17 adet hububat mibzeri ile 860 TL nakit para olmak üzere toplam 19.411 TL değerindeki kooperatif malını zimmetine geçirdiği, fiilin sahte senet ve ortaklık belgeleri oluşturularak hak sahipleri yerine imza atılmak suretiyle zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla gerçekleştirildiği bu suretle eyleminin zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu, kabulünde bu şekilde olduğu, 765 sayılı Kanunun uygulanmasında nitelikli zimmet suçunun unsuru sayılan sahtecilik fiilleri için 5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme nedeniyle ayrıca zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan ceza tayin edilmesi gerektiği anlaşılmakla, mahkemece mahiyeti itibariyle sahte belgeler düzenlediği kabul edilen sanık hakkında, 765 sayılı Kanun hükümlerine göre zincirleme nitelikli zimmet suçundan ve 5237 sayılı TCK hükümlerine göre ise zincirleme nitelikli zimmet ile zincirleme kamu görevlisinin belgede sahteciliği suçlarından ayrı ayrı hüküm kurularak sonucuna göre lehe kanunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen yanılgılı değerlendirmeler sonucu sadece zincirleme basit zimmet suçundan hüküm kurulması,
Ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak biçimde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Anayasa m. 38/4, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m.14/2), gözetildiğinde sanık H.. İ..’un sanık O.. A..’nın eylemine iştirak ettiğine dair sanık O.. A..’nın atfı cürümü dışında savunmasının aksine mahkumiyetine yeterli …/…
her türlü şüpheden arınmış delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Dosya içeriğine göre 13/05/1999-10/08/1999 tarihleri arası olan suç tarihinin karar başlığında 25/03/1999, 30/04/2009, 10/08/2009 olarak gösterilmesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
Suçu 5237 sayılı TCK’nın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık O.. A.. hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Sanıkların tutuklulukta geçirdikleri sürelerin cezalarından mahsup edilmemesi suretiyle TCK’nın 63. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.