Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/12374 E. 2015/15436 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12374
KARAR NO : 2015/15436
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

Tebliğname No : 5 – 2012/300315
MAHKEMESİ : İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2012
NUMARASI : 2010/157 Esas, 2012/316 Karar
SUÇ : Görevi kötüye kullanma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık hakkında iddianame yerine geçen Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/03/2010 tarih 2010/83 Esas, 2010/102 Karar sayılı son soruşturmanın açılmasına ilişkin karar ile 20/11/2003 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinde ücret alacağının %15 oranında ödeneceği belirtildiği halde, bu sözleşmenin önceden boş bırakılan kısmına ilave olarak “vekalet ücreti, alacağın tahsil edilme şartı olmaksızın 10 milyar TL (On milyar TL) 5 eşit taksitte ödenecektir. Tüm masraflar müvekkile ait olup, borçlu ödemeleri olması halinde, bu ödemelerin %60’ı vekalet ücretine mahsuben avukata ödenecektir” şeklinde yazmak suretiyle mağduriyete sebebiyet verdiğine yönelik deliller mevcut olduğundan bahisle, görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Katılanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan beyanlarında suça konu ücret sözleşmesini ücret kısmı boş olarak imzaladığını, aradan zaman geçtikten sonra sanığa olan güveni sarsıldığından talebi üzerine sözleşmenin ücret kısmına “%15 ibaresinin yazıldığını, diğer yazıların ise bilgisi dışında eklendiğini ifade ettiği, sanığın savunmasında ise sözleşmeye sonradan ilave yapılmadığını beyan ettiğinin anlaşılması, TCK’nın 257. maddesinin genel, tali ve tamamlayıcı bir hüküm olup görevi kötüye kullanma suçunun oluşumu için eylemin Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmamış olmasının gerekmesi karşısında, katılanın sözleşmeyi ilk imzaladığı anda ücret kısmının tamamen boş olduğunu söylemesi nedeniyle, eylemin açığa atılan imzanın kötüye kullanma suçu olarak nitelendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24/03/1989 gün ve 1/2 sayılı Kararı gereğince; açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun (1. fıkra) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispat olunamayacağı, yazılı delille ispatının gerekeceği, 1412 sayılı CMUK’nın 254 ve 255. maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 217 ve 218. maddelerinin uyuşmazlık konusunu
ilgilendiren bölümleri itibariyle paralel hükümler içermeleri nedeniyle değişen ceza mevzuatı karşısında dahi 24/03/1989 gün ve 1/2 sayılı İçtihat Birleştirme Kararının halen geçerliliğini koruduğuna işaret eden Ceza Genel Kurulunun 05/02/2013 gün ve 2012/11-1086; 2013/40 sayılı Kararı gözetildiğinde, katılan tarafından yazılı delil sunulamadığı da anlaşılmakla mahkemenin gerekçesi yerinde olmamakla birlikte verilen kararın niteliği gereği sonuca etkili görülmemiş, bu nedenle de tebliğnamede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen O yer C.Savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 22/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.