Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/12338 E. 2015/15451 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12338
KARAR NO : 2015/15451
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

Tebliğname No : 5 – 2012/299207
MAHKEMESİ : Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/09/2012
NUMARASI : 2010/111 Esas, 2012/198 Karar
SUÇ : Rüşvet alma, basit zimmet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Katılan vekilinin temyiz dilekçesinin içeriğinden sanık hakkında basit zimmet ve rüşvet alma suçlarından verilen hükümlerin temyiz edildiği gözetilerek yapılan incelemede;
Basit zimmet suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargılamanın 12/06/2012 günlü celsesinde davaya katılmasına karar verilen Adalet Bakanlığı yerine M.. M..nün karar başlığında müşteki olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü eleştirilen husus dışında usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Rüşvet alma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde Adıyaman E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan tanık Daşkın’ın, menfaat karşılığında, yasak olduğunu bildiği halde cezaevinde kendisine uyuşturucu madde ve cep telefonu temin edeceğini beyan eden ve aynı cezaevinde infaz koruma başmemuru olarak görev yapan sanık Osman’ı yakalatmak amacıyla idarece önceden seri numaraları alınıp kendisine verilen paralardan 100 TL’yi sanığa rüşvet olarak verdiği, paranın sanık tarafından alınmasına müteakip olayı başından bu yana takip eden Cumhuriyet Savcısı ve Cezaevi idaresinde görevli memurlarca 18/03/2010 tarihli tutanak tutularak söz konusu paranın sanığın gömleğinin cebinde ele
geçirildiği ve böylelikle anlaşmanın sağlanmadığı, başından itibaren adı geçen tanığın amacının rüşvet vermek olmayıp olayın ortaya çıkmasını sağlamak ve sanığı yakalatmak olduğu, bu itibarla sanığın eyleminin rüşvet almaya teşebbüs suçunu oluşturduğu ve hükümden önce 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 87. maddesi ile TCK’nın 252. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle 35/2 ve 252/4. maddeleri değerlendirilerek hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden tamamlanmış suçtan hüküm kurularak fazla ceza tayin edilmesi,
Suçun 5237 sayılı TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, infazda tereddüt oluşturacak biçimde kamu görevine ilişkin hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi,
Sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş olması karşısında kamu davasında kendisini vekille temsil ettiren katılan Adalet Bakanlığı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan vekili ile sanık ve müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 22/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.