Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/11879 E. 2015/15114 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11879
KARAR NO : 2015/15114
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/305022
MAHKEMESİ : Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2010
NUMARASI : 2010/102 Esas, 2010/1020 Karar
SUÇ : Görevi kötüye kullanma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
TCK’nın 257. maddesi genel, tali ve tamamlayıcı bir hüküm olup görevi kötüye kullanma suçunun oluşumu için eylemin Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmamış olması gerektiği, Nazilli ilçesi muhtarı olarak görev yapan sanığın, 29 Mart 2009 tarihinde yapılan mahalli idareler seçimleri öncesinde 13/01/2009 tarihinde İlçe Seçim Kurulu’na verdiği dilekçeyle köyde ikamet eden katılanların köyde oturmadıkları yönünde bilgi vererek, seçmen listesinden isimlerinin silinmesi yönünde karar alınmasına sebebiyet verme şeklindeki oluşa uygun olarak sübutu kabul edilen eyleminin 298 sayılı Yasanın 143. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle yüklenen suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmemesi,
CMK’nın 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için, aynı maddenin 6. fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de, bu koşulun aranabilmesi için suçun niteliği veya işleniş biçimine ve doğurduğu sonuçlarına göre ortada maddi bir zararın bulunmasının zorunlu olduğu, buna
karşın somut olayda görevi kötüye kullanma suçunun meydana getirdiği bir maddi zarardan söz edilemeyeceği ve 6545 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların niteliği gereği yasal engel teşkil etmeyeceği gözetilerek, sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken “Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum oluşu, 5271 sayılı CMK’nın 231/6. maddesi a bendinde yazılı kasıtlı bir suçtan mahkum olmama koşulunun bulunmaması, katılanların ısrarlı davacı ve şikayetçi oluşu, zarar giderim şartı gerçekleşmediğinden ve yasal koşulları bulunmadığından…” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle anılan hükmün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15/10/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.