Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/11828 E. 2015/14876 K. 07.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11828
KARAR NO : 2015/14876
KARAR TARİHİ : 07.10.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/296515
MAHKEMESİ : Ödemiş 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/03/2011
NUMARASI : 2010/224 Esas, 2011/248 Karar
SUÇ : Tefecilik

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Tefecilik suçunun, 765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/07/1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı Kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir şekilde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması, başka bir anlatımla ödünç para verme işinin meslek haline dönüştürülmesi durumunda oluştuğu, suçun yaptırımının ise 2279 sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlendiği,
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 241. maddesinde ise atılı suçun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,…” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu,
Öte yandan, tefecilik suçunda suç tarihinin, kazanç elde etmek amacıyla ödünç paranın verildiği tarih ve zincirleme suçlarda ise son suçun işlendiği gün olduğu, nazara alındığında,
Ödemiş 1 ve 2. Asliye Ceza Mahkemelerinin dosyadaki yazılarına ve UYAP üzerinden yapılan sorgulamaya göre; sanık hakkında çeşitli mağdurlara kazanç elde etmek amacıyla ödünç para verdiği iddiasıyla tefecilik suçundan açılmış çok sayıda kamu davası bulunduğunun anlaşılması karşısında: bahse konu dava dosyalarının akıbetleri araştırılarak bu dava ile birleştirilme imkanının değerlendirilmesi, birleştirilmelerine gerek görülmemesi veya karara çıkmış olmaları halinde onaylı birer örneklerinin dosya içerisine alınması suretiyle, suç tarihlerine ve hukuki kesinti oluşup oluşmadığına göre, sanığın eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme tefecilik suçunu oluşturabileceği nazara alınmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanığa isnat olunan tefecilik suçunun yasa maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle 765 sayılı TCK’nın 102/4. maddesinde belirlenen 5 yıllık asli zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, suç tarihi ile iddianame tarihi olan 12/05/2010 günü arasında beş yıllık asli zamanaşımı süresinin gerçekleştiği gözetilerek kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.