Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/11803 E. 2015/15025 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11803
KARAR NO : 2015/15025
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/280450
MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2011
NUMARASI : 2010/543 Esas, 2011/235 Karar
SUÇ : Tefecilik

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
5271 sayılı CMK’nın 234. maddesi uyarınca 03/02/2011 tarihli oturumda yasal hakları hatırlatılan müşteki Ş.. Y..’ın kamu davasına usulen katılma talebinde bulunup katılan sıfatını almadığı cihetle, hükmü temyize hakkı bulunmadığından, müşteki Şaban vekilinin temyiz isteğinin CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları ile sınırlı inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Tefecilik suçunun, 765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/07/1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı Kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir şekilde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması, başka bir anlatımla ödünç para verme işinin meslek haline dönüştürülmesi durumunda oluştuğu, suçun yaptırımının ise 2279 sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlendiği; 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 241. maddesinde ise atılı suçun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,…” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu, öte yandan, tefecilik suçunda suç tarihinin, kazanç elde etmek amacıyla ödünç paranın verildiği tarih ve zincirleme suçlarda ise suç tarihinin son suçun işlendiği gün olduğu nazara alındığında,
Müşteki Ş.. Y..’ın 24/06/2010 tarihinde Aksu İlçe Emniyet Müdürlüğünde 2000 yılından itibaren faiz karşılığı ödünç para aldığı kişilerle ilgili beyanının alındığı, ifadenin 6. sayfasında 12 nolu paragrafta sanıktan 2006 yılında aylık %8 faiz karşılığında 8.000 TL para aldığını ve 8.120 TL ödediğini; aynı ifadenin 2. sayfasında 3 nolu paragrafında ise Musa oğlu O.. C..’ten 2002 yılı ortalarında %8 faizle 10.000 TL, 2005 yılı 6. veya 7. aylarında %8 faizle 15.000 TL alıp 23.000 TL meblağlı çek verdiğini beyan ettiği, bu ifadede Musa oğlu O.. C.. hakkındaki isnadın aynı ismi taşıyan sanık hakkında düzenlenen iddianameye konu edildiği, kovuşturma aşamasında ise müştekinin 2005 yılı başlarında sanıktan %8 faizle 7.500 TL para aldığını beyan ettiği görülmekle UYAP üzerinde yapılan sorgulamada, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 16/07/2010 tarih ve 2010/4728 Esas sayılı iddianamesiyle Musa oğlu O.. C.. hakkında mağdurlar Ş.. Y.., Metin ve Nejdet aleyhine tefecilik suçunu işlediği iddiasıyla Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesine açılan kamu davasında sanığın beraatine ilişkin verilen hükmün, O yer Cumhuriyet Savcısı ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 05/05/2014 tarih 2014/2642 Esas, 2014/4990 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla; bahse konu dava dosyasının akıbeti araştırılarak bu dava ile birleştirilme imkanının değerlendirilmesi, birleştirilmesine gerek görülmemesi veya karara çıkmış olması halinde onaylı bir örneğinin dosya içerisine alınması, gerektiğinde 24/06/2010 tarihli ifadede 15.000 TL karşılığı alındığı iddia edilen 23.000 TL meblağlı çekte cirosu bulunan Talip ‘ın tanık olarak dinlenmesi ve bu alacağa ilişkin icra takip dosyası incelenmek suretiyle iddianameye konu fiillerin failinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanığın eylemi sabit görülmeyerek beraatine karar verilmesine rağmen hükümde CMK’nın 223/2-e maddesine yer verilmeyerek aynı Kanunun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.