Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2013/11678 E. 2015/15071 K. 14.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11678
KARAR NO : 2015/15071
KARAR TARİHİ : 14.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/90841
MAHKEMESİ : Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/01/2012
NUMARASI : 2010/186 Esas, 2012/8 Karar
SUÇ : İhaleye fesat karıştırma, resmi belgede sahtecilik

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanık M.. T.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmünün mahiyetine göre doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan Hazinenin bu suçtan kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarının 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİYLE, incelemenin sanıklar hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Edremit Vergi Dairesi Müdürlüğünde memur olan sanık M.. T..’ın 03/01/2005 tarihinden itibaren Kovuşturma Bölümü Satış Servisinde Şef olarak görevlendirildiği ve 14/01/2005 tarihinden itibaren de menkul mallar satış ekibinin başkanlığı görevini yürüttüğü, diğer sanık M.. T..’in ise, Vergi Dairesince haczedilen araçlara yediemin olarak otopark hizmeti verdiği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun hükümleri uyarınca Vergi Dairesince haczedilen menkul mallar hakkında şartname düzenlenmesi, ilan gibi satışa hazırlık işlemlerinin sanık Mustafa tarafından yapıldığı, satış işleminin de sanık tarafından düzenlenen tutanağın komisyon üyesi diğer memurlar tarafından imzalanması suretiyle gerçekleştirildiği, bu itibarla da satış işlemlerini tek başına yürüttüğünün anlaşıldığı, haczedilen araçların ise alıcıya teslimine kadar sanık Muammer’e ait otoparkta muhafaza edildiği ve tanık beyanları ile tüm dosya içeriğine göre, bu süreçte birlikte hareket eden sanıkların satışların özellikle pazarlık usulüyle gerçekleştirilmesini, böylelikle istedikleri şahıslara ve istedikleri bedelle satılmasını sağlayarak menfaat temin ettikleri,
Bu kapsamda;
Sanık M.. T..’ın, .. plakalı aracın pazarlık usulüyle satışında ihaleye katılma yeterliğine ve koşullarına sahip olan Mustafa tarafından 4.750,00 TL teklif verilmesine rağmen, bu şahsın teklifini değerlendirmeye almadan, aracı daha düşük bedelle 3.750,00 TL’ye V.. S..’na satması eyleminin TCK’nın 235/2-a-1. maddesine uyan ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturduğu,
Vergi Dairesince satışı yapılan araçların otoparkta kaldıkları süre için ödenmesi gereken ücretin 6183 sayılı Kanun gereğince takip giderlerinden düşülerek alıcı tarafından ödenmesi gerekirken satış dosyasına yansıtılmadan sanık Muammer tarafından tahsil edilmesi ve keyfi olarak belirlenen bu otopark ücreti ödenmeden satışın gerçekleştirilmemesi, bazı araçların satışında pazarlığın bizzat yediemin sanık Muammer tarafından yapılması ve bu suretle alıcıların mağduriyetine neden oldukları gibi sanık Muammer’e de haksız menfaat sağlamaları, keza pazarlık usulü ile yapılan satışlarda yasal sürelere riayet edilmeyerek isteklilerin pazarlığa girişlerinin engellenip mağdur edilmeleri şeklinde sübuta eren eylemlerinin, TCK’nın 257/1. maddesinde düzenlenen zincirleme görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı ve TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, olayın oluş şekli ile usulsüzlük yapılan satış dosyası ve mağdur sayısının fazlalığı göz önüne alınarak temel cezanın hak ve nesafete uygun bir şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayini gerektiği,
…. plakalı aracın 13/12/2007 tarihinde pazarlık usulüyle İ.. K..’ye kayıtlara göre 2.000 TL’ye satılmasına rağmen, bu şahıstan, aracın masrafları olduğu ve borçları düşülerek yazılacağı için evrak üzerinde daha düşük gösterileceğinden bahisle bu miktardan fazla olarak 8.500 TL para alındığı halde, alıcıdan satış dosyasındaki bedel ve masrafların üzerinde tahsilat yapılması suretiyle aradaki farkın mal edinilmesi şeklinde sübuta eren eylemle ilgili olarak zimmet ve ikna suretiyle irtikap suçları açısından somut olay değerlendirildiğinde; normal şartlarda mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilecek satış işlemi sonucunda suça konu araçtan elde edilecek meblağın zimmet suçunun konusunu teşkil edeceği, bu meblağdan daha düşük tutardaki paranın kayıtlara alınması durumunda, aracın satış değeriyle kayıtlarda gözüken tutar arasındaki farkın zimmet olarak kabulü gerektiği, buna mukabil satış tutarından daha yüksek miktardaki paranın yukarıda belirtildiği üzere aracın değerinin kayıtlarda daha az miktarda gösterileceği şeklindeki ifadelerle inandırılıp aracı satın alan kişiden alınması durumunda ikna suretiyle irtikap suçunun oluşacağı, bu açıklamalar ışığında suç niteliğinin belirlenmesi bakımından … plakalı aracın İ.. K..’ye satıldığı tarih itibarıyla değerinin tespit edilmesi, dosyada mevcut vergi denetmeni tarafından hazırlanan 15/02/2010 tarihli ön inceleme ve araştırma raporu içeriğinde yer alan pazarlıkla satışı gerçekleştirilen araçların kurumca
belirlenmiş olan değerleri ile pazarlık sonucu satıldıkları düşük tutarlar arasındaki ortalama oranların çıkarılması, suça konu araca 5.000 TL değer biçilmesine rağmen 2.000 TL’ye satılmış olması da kıyaslanarak bu satışın diğer satışlara nazaran oransal yönden farklılık oluşturup oluşturmadığı, buna bağlı olarak aracın normal değerinde satılıp satılmadığı hususlarında gerekirse bilirkişilerden rapor alındıktan sonra sonucuna göre suç vasfının tayin ve takdir edilmesinin zorunlu olduğu,
Sonuç olarak; görevi kötüye kullanma suçu ile yukarıda belirtildiği üzere eylemin gerçekleştirilme biçimine göre mahkemece vasfı tayin edilecek nitelikli zimmet veya ikna suretiyle irtikap suçlarının TCK’nın 40/2. maddesinde belirtilen özgü suçlardan olduğu ve anılan maddedeki düzenlemeye göre “özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur” hükmü nazara alınarak, kamu görevlisi olmayan sanık Muammer’in bu suçlardan azmettiren veya yardım eden olarak sorumluluğunun belirlenmesi suretiyle sanıkların atılı suçlardan cezalandırılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.