YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/3301
KARAR NO : 2013/122
KARAR TARİHİ : 10.01.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet
…
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Köy muhtarı olan sanığın, zimmet suçundan müdahil sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, köy halkından olmak dışında bir sıfatı bulunmayan ve Köy Kanununun 33/b maddesi uyarınca köy derneğince seçilerek köy tüzel kişiliğini de temsile yetkili kılınmayan katılanlar …, …, … ve …’in usulsüz olarak müdahilliğine karar verilmesi hükmü temyiz hakkı vermeyeceğinden, isimleri zikredilen katılanlar yönünden temyiz talebinin CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin 18/05/2011 havale tarihli dilekçe ile Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Yasanın 18. maddesindeki “…Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.” düzenlemesinin verdiği yetkiye dayanılarak Hazinenin katılma talebinin kabulü ile vekilinin temyiz itirazlarıyla sınırlı ve esas hakkında inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinde Kütahya ili … Köyü muhtarı olan sanığın 2000 yılında Karşıyaka Engelliler Derneği için köy halkından bağış olarak toplanan 48 TL’yi köy bütçesine gider olarak gösterdiği, bağış olarak aldığı 1000 Alman Markı ve 850 TL için makbuz kesmediği, gerekli kayıtları yapmadığı ve köy ihtiyar heyeti kararı olmadan bir takım harcamalar yaptığından bahisle görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmış, sanığın 850 TL ve 1000 Alman Markı bağışı harcaması eylemi zimmet olarak kabul edilerek Asliye Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş ise de, tüm dosya kapsamına göre zimmetin bulunmadığı, sanığın köy gelir giderlerini kayıt altına almaması ve köy ihtiyar heyeti kararı alınmadan tek başına harcamalar yapması eylemlerinin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, bu suçun ise 765 sayılı TCK’nın 240/1. maddesinde
-2-
öngörülen cezanın üst sınırı itibariyle aynı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirlenen yedi yıl altı aylık asli ve ilave dava zamanaşımına tabi olduğu, sanığın sorgusunun yapıldığı 11/04/2006 tarihinden itibaren beş yıllık asli zamanaşımı süresinin 11/04/2011 tarihinde dolduğu anlaşıldığından, hükmün 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 10/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
…