Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2011/5268 E. 2013/35 K. 07.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/5268
KARAR NO : 2013/35
KARAR TARİHİ : 07.01.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet, resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye
kullanma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Görevi kötüye kullanma suçundan kurulan beraet hükmünün yapılan temyiz incelemesinde;
Suç niteliğinden (vasfından) beraet kararı verilemeyeceği gözetilmeyerek, bir bütün halinde zimmet suçunu oluşturan sanığın eylemlerinin vasıf yönünden ikiye ayrılarak “görevi kötüye kullanma suçundan beraatine”, “zimmet suçundan mahkumiyetine” şeklinde karar verilmesi,
Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraet hükmünün yapılan temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme nedeniyle, sanığın eylemini sahte olarak düzenlediği para yatırma ve ödeme belgeleri ile gerçekleştirdiğinin sabit olmasına göre, hakkında görevi ile ilgili olarak zincirleme sahtecilik suçundan TCK’nın 204/2, 43, 53/1-5. maddeleri uyarınca mahkümiyet hükmü kurulması gerekirken, dosya kapsamına ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde beraet kararı verilmesi,
Zimmet suçundan kurulan mahkümiyet hükmünün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Malazgirt PTT müdürlüğünde havale ve posta çeki memuru olan sanığın, düzenlediği gerçeğe aykırı belgelerle ilgililerin posta çeki hesaplarından para çekerek, belirli sürelerle kullandıktan sonra hesaplara yatırması şeklinde sübut bulan eylemlerini, geçici olarak görevlendirildiği Bulanık PTT şube müdürlüğünde de sürdürdüğü, Bulanık ve Malazgirt ilçelerinin çok yakın mesafede olması, eylemlerin birbirinin devamı
…/…
-2-

Tebliğnam No : 11 – …
niteliğinde olup, kastın yenilenmemesi, kesintinin oluşmaması ve suçtan zarar görenin aynı kurum olması nedeniyle, tüm eylemlerin zincirleme tek kullanma zimmeti suçunu oluşturacağı gözetilmeden, iki ayrı suç kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanığın eylemlerinin, posta çeki hesaplarından usulsüz para çekilen ilgililerin beyanlarına başvurulmasından sonra tam olarak belirlenebildiği, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik sahte belgeler düzenleyerek hileli davranışlarda bulunduğu, bu hususun basit bir inceleme ile ortaya çıkarılamayacağı anlaşılmakla, zincirleme nitelikli kullanma zimmeti suçundan hüküm kurulması gerekirken, sadece basit kullanma zimmeti suçundan ceza tayin edilmesi,
Mahkemece sanığın eylemi kullanma zimmeti olarak kabul edilip buna göre hüküm kurulmasına rağmen, sanığın uhdesinde tuttuğu paradan, paranın hesaplardan çekildiği tarihler ile yatırıldığı tarihler arasında, sağlayacağı nema miktarı hesaplattırılıp bulunacak tutarın zimmet miktarı olarak belirlenmesi ve suç tarihi itibari ile ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nazara alınıp değerinin az olup olmadığı da değerlendirilmek suretiyle hakkında 5237 sayılı TCK’nın 249. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin düşünülmemesi,
Kabule göre de;
İddianamede uygulanması istenen TCK’nın 248. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
CMK’nın 232/2-b maddesine aykırı olarak gerekçeli karar başlığında katılan ve vekilinin gösterilmemesi,
TCK’nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağı gözetilmeksizin altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesindeki hakların tümünü koşullu salıverilme tarihine kadar kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.