Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2023/9635 E. 2023/11862 K. 06.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/9635
KARAR NO : 2023/11862
KARAR TARİHİ : 06.11.2023

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/635 E., 2023/1459 K.
HÜKÜM/KARAR : İstinaf İsteminin Kabulü ile Hükmün Kaldırılarak Yeniden Esas
Hakkında Hüküm Kurulmak Suretiyle Davanın Kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/775 E., 2022/624 K.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … Ltd. Şti. hakkında davacı firmaya olan borcundan dolayı Konya 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12059 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra yolu ile takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, bunun üzerine borçlu adına kayıtlı menkul, gayrimenkul mallar üzerine haciz konulduğunu ancak davacının alacağını karşılayacak durumda olmadığını, bu nedenle yapılan harici araştırma neticesinde, davalı borçlunun, borçlu şirket temsilcisinin borcun doğum tarihinden sonra, …., İli, …., İlçesi ……, Mahallesi, 4624 Ada 3 Parsel Numarasında kayıtlı bahçeli karkas iki katlı ev cinsi taşınmazını yakın arkadaşı olan diğer davalı …’a gerçek değerinin çok altında devrettiğini tespit ettiklerini, davalı 3. şahsın iyi niyetli olmadığını belirterek bu tasarruf işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı şirket; davaya cevap vermemiştir.

2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davalı borçlu şirket temsilcisi ile yakın arkadaş oldukları iddialarını kabul etmediğini, tapu alım-satım harcının düşük olması için taşınmazın emlak beyan değeri üzerinden devredildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar arasında yapılmış olan satış işleminin tapu senedinde 365.000,00 TL olarak gösterildiği, davalı … tarafından diğer davalı … Mühendislik Dış Ticaret Ltd. Şti.’ ye ev alım bedeli açıklaması ile 925.000,00 TL ödeme yapıldığı, dava konusu taşınmazın ….,ve….. kayıtlarının incelenmesinde davalı … adına abonelik kayıtlarının olduğu, dava konusu taşınmazda kiracı olarak bulunan … tarafından kira ödemelerinin davalı … adına yapıldığı, bu nedenle dava konusu taşınmazın satışının gerçek bir satış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı taraflarca taşınmazın bedeline ilişkin ödemenin hiçbir güvence altına alınmadan vadeli bono senedi ile yapılmasının kararlaştırıldığını, ………tan gelen yazı cevapları ile devir tarihi sonrasında da taşınmazın elektrik aboneliğinin davalı borçlu şirketin ortağı …’ın babası adına kayıtlı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanları ve davalı …’ın cevap dilekçesinde de kabulünde olduğu gibi davalı ile devir tarihindeki şirket ortağı ve yetkili temsilcisi … arasında önceye dayalı yakın arkadaşlığın bulunduğu, devir tarihinden önce yapılan ve dosyaya davalı tarafından sunulan 20.06.2018 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesinde de yazılı olduğu üzere devir tarihinden sonra da davaya konu taşınmazda ikamet amaçlı oturan …’ın bir yıl süreyle oturmaya devam edeceğinin kararlaştırıldığı ve bu şekilde oturmaya devam ettiği, en son davalı … üzerine alınsa da devir tarihinden sonra da aboneliklerin … ve babası Basri üzerine yapıldığı, taşınmazın devir tarihlerindeki belirlenen rayiç değerleri ile satış bedelleri arasında misli fark bulunmasa da piyasa fiyatının altında olduğu, bütün bu hususların hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;(İnfazda tereddüt oluşmaması için itiraz edilmeyen ve kesinleşen kısımlar korunmak suretiyle), davanın kabulü ile davalıların Konya ili Meram ilçesi Armağan Mah. 4624 Ada 3 Parsele ilişkin taşınmaza yönelik yaptıkları 11.07.2018 tarihli satışa ilişkin tasarrufun, İİK 277 vd. Maddeleri gereğince iptali ile davacı tarafa, Konya 4.İcra Müdürlüğü’nün 2019/12059 E, sayılı takip dosyasında alacak ve alacağının ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi verilmesine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; davalı …’ın dava konusu gayrimenkulü, 11.07.2018 tarihinde 450.000,00 TL, 22.01.2019 tarihinde 475.000,00 TL olmak üzere toplam 925.000,00 TL banka havalesi ile ödeme yaparak satın aldığını, davalı …’ın öğretmen, eşinin ise doktor olduğunu, yüksek gelir sahibi olarak dava konusu evi alabilecek mali güce sahip olduklarını, Konyalı olduklarını ve eşi ile ileride Konya’da yaşamak istediği için; şu anda Ankara ilinde ikamet ettikleri halde, Konya iline döneceklerini, bu nedenle Konya’da yatırım amacıyla dava konusu taşınmazı aldıklarını, borçlu/davalı … Şirketi yetkilileri ile akraba veya iş arkadaşı olmadıklarını, diğer davalı şirket yetkililerinden biri olan …’ı tanıdığını ancak bu tanışıklığın, şirketin ticari durumunu bilecek veya 1.000,000,00 TL yaklaşık değeri olan bir gayrimenkulü bedelsiz/muvazaalı olarak alacak ve 925.000,00 TL’yi şirket hesabına yatıracak kadar bir yakınlığı var anlamına gelmediğini, dava şartı kesin aciz belgesinin de dosyada olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir ( İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır ( İİK.md.281 ). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Bölge Adliye Mahkemesince; tanık beyanları ve davalı …’ın cevap dilekçesinde de kabulünde olduğu gibi davalı ile devir tarihindeki şirket ortağı ve yetkili temsilcisi … arasında önceye dayalı yakın arkadaşlığın bulunduğu, devir tarihinden önce yapılan ve dosyaya davalı tarafından sunulan 20.06.2018 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesinde de yazılı olduğu üzere devir tarihinden sonra da davaya konu taşınmazda ikamet amaçlı oturan …’ın bir yıl süreyle oturmaya devam edeceğinin kararlaştırıldığı ve bu şekilde oturmaya devam ettiği, en son davalı … üzerine alınsa da devir tarihinden sonra da aboneliklerin … ve babası Basri üzerine yapıldığı, taşınmazın devir tarihlerindeki belirlenen rayiç değerleri ile satış bedelleri arasında misli fark bulunmasa da piyasa fiyatının altında olduğu, bütün bu hususların hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Ankara’da bulunduğu belirtilen davalının halen aldığı taşınmazda oturmaya da başladığının iddia ve ispat edilmediği, kiracının oturduğunun iddia edildiği, şirketin yetkilisi ve paranın yatırıldığı banka müdürü tanık beyanları ile davalı … tarafından paranın yatırılmasından sonra şirket müdürü ve sahibi ortağı …’ın yatırılan parayı fazla bir süre geçmeden çekmiş olduğunun da belirtildiği, bu hususların borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini gösterdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3. kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup, bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek mislini aşan bedel farkının varlığı değerlendirilmelidir. Somut olayda; dava konusu taşınmaz 365.000,00 TL bedelle; davalı borçlu şirket tarafından 11.07.2018 tarihinde tapuda devredilmiş; bilirkişi tarafından bu taşınmaz için 1.205.887,50 TL rayiç değer belirlenmiştir. Davalı 3.kişi …, bu taşınmaz için gerçekte 925.000,00 TL’ye anlaştıklarını, ödeme için kendisinin Halk Bankası hesabından satışın yapıldığı gün 450.000,00 TL, 22.01.2019 tarihinde de 475.000,00 TL toplamda 925.000,00 TL davalı borçlu şirket hesabına ev alım bedeli ödemesi açıklamasıyla havale yaptığını belirtmiş olup, bu hususa ilişkin dekont örneklerini dosyaya sunmuştur. Bu durumda bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer ile davalı 3.kişi tarafından ödendiği ispat edilen değer arasında mislini aşan bedel farkı yoktur. Aradaki farkta, hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığı gibi, dosya kapsamından davalı 3.kişi …’ın öğretmen, eşinin ise doktor olduğu, kendilerinin aslen Konyalı olup, Ankara’da ikamet ettikleri, bu nedenle daha sonra Konya’ya dönmek üzere Konya’dan taşınmaz alıp, kendileri de Ankara’da ikamet ettiklerinden taşınmazda davalı borçlu şirket yetkilisinin oturmaya devam etmesi ve daha sonra da dava dışı … isimli kişiye kiraya verilmesinde de hayatın olağan akışına aykırı bir durum bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesinin bu yöndeki gerekçelerine katılma imkanı bulunmamaktadır. Bu hususların dışında Bölge Adliye Mahkemesince, tanık beyanları ve davalı …’ın cevap dilekçesinde de kabulünde olduğu gibi davalı ile devir tarihindeki şirket ortağı ve yetkili temsilcisi … arasında önceye dayalı yakın arkadaşlığın bulunduğu belirtilmişse de, davalı … ve yargılama sırasında dinlenen tanıklar, davalı borçlu şirketin yetkilisi …’ı yalnızca tanıdığını beyan etmiş olup, dosya kapsamından yakın arkadaş oldukları ya da İİK’nun 280/1 maddesi gereğince borçlunun mali durumunu bilebilecek yakınlıkta olduğunun ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı …’a iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.