Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2023/738 E. 2023/4140 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/738
KARAR NO : 2023/4140
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/25 E., 2021/381 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen haksız eylem nedeniyle maddi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile … arasında imzalanan 06.12.2004 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve 22.06.2005 tarihli ek sözleşme gereğince … Mahallesi 7666 ada 8 parsel sayılı taşınmazda inşaat yapılması konusunda anlaşıldığını, davalı tarafından 8 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/64 E. sayılı dosyasında muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davası açıldığını, anılan davada sözleşme gereğince müteahhide ait olan bağımsız bölümlerin 12/112 hissesi üzerine mahkemece ihtiyati tedbir konulduğunu, açılan davaya müvekkili şirketin davalı … varisleri yanında müdahil olarak katıldığını, müvekkilinin ihtiyati tedbir bulunduğu için bu bağımsız bölümleri satamadığını, parasal yönden zor durumda kaldığını ve kredi kullandığını, Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/64 E. sayılı dosyasında açılan davanın kabul ile sonuçlandığını ve tüm bağımsız bölümlerin tapularının davacı …’in miras hissesi oranında iptaline karar verildiğini, kararın temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamında davacı …’in kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince arsa maliklerine bırakılması gereken bağımsız bölümler üzerinde hak sahibi olduğunun vurgulandığını, bozmadan sonra yeniden yargılama yapıldığını, … vekilinin 27.10.2009 tarihinde müteahhide ait bağımsız bölümler üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasını bildiren dilekçe verdiğini ve tedbirlerin 27.10.2009 tarihinde kaldırıldığını, mahkemece müteahhit hisseleri yönünden davanın reddine karar verildiğini, kararın temyiz edilmediğini ve kesinleştiğini, davalının haksız ihtiyati tedbir konulmasına sebebiyet verdiğini belirterek 300.000,00 TL maddi tazminatın 27.10.2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; dava konusu taşınmazı muris muvazaası kapsamında muvazaalı şekilde temlik alan … ile davacı arasında inşaat sözleşmesi yapıldığının bildirildiğini, inşaat sözleşmesinin tarafları arasında geçerli şahsi hak sağlayan bir sözleşme olduğunu ve davalı yönünden bağlayıcılığı bulunmadığını, sözleşmenin tapuya da şerh edilmemiş olduğunu, davalı tarafından 15.02.2007 tarihinde babasından gelen 12/112 miras payına dayanarak … adına kayıtlı taşınmaza yönelik muris muvazaası hukuksal nedenli dava açtığını ve miras payına göre ihtiyati tedbir istediğini, mahkemece arsa sahibi adına kayıtlı taşınmaza 12/112 miras payı oranında tedbir konulduğunu, davalının 09.04.2007 tarihinde kayıtlarda arsa görünen aynı taşınmaz için annesinden gelen miras payı yönünden de dava açarak asıl dava ile birleştirilmişse de, birleşen davanın tensip kararı ile verilen tedbir kararının uygulanmadığını, dava tarihinden yaklaşık 8 ay sonra kat irtifakına geçildiğinden taşınmaza konulmuş olan 12/112 oranındaki kısmi tedbirin arsa sahibi adına oluşan bağımsız bölümlerde aynı şekilde devam ettiğini, bağımsız bölümlerin 100/112 payında tedbir bulunmadığından davacının kendisine düşecek bağımsız bölümleri sattığını ve 100/112 paya ait tapularını verdiğini, sadece 12/112 tedbirli tapusunu vermeyi sonraya bıraktığını, 27.10.2009 tarihli dilekçe ile yükleniciye düşen bağımsız bölümlere ilişkin davanın … bırakıldığını ve tedbirlerin kaldırılmasını istediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.11.2012 tarihli ve 2010/215 Esas 2012/443 Karar sayılı kararıyla; ” …ayni hak sahibi davacı …’in dava açma ve hak arama özgürlüğü kapsamında yapmış olduğu talebi nedeniyle şahsi hak sahibi yüklenicinin maddi zararı olmuş ise bu zarardan …’in sorumlu tutulamayacağı, tedbirin mahkemece takdir edildiği, hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı zarar gören kişilerin şartları mevcut ise ancak Devlet aleyhine tazminat davası açabilecekleri” gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 04.06.2013 tarihli ve 2013/4415 E. 2013/10675 K. sayılı ilamıyla “Haksız ihtiyati tedbir isteminde bulunan taraf bu nedenle sorumlu olup; sorumluluk, kural olarak kusura da dayanmamaktadır. Yargısal içtihatlar yoluyla kabul edilen bu ilke, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 399. maddesinde ise açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Karar gerekçesi ve varılan sonuç yasaya uygun bulunmamaktadır. Mahkemece, uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B.Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 19.11.2015 tarihli ve 2013/486 Esas, 2015/17 kararıyla bozmaya uyulduktan sonra davanın kabulü ile 300.000,00 TL tazminatın 27.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

C.İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 05.05.2015 tarihli ve 2015/3930 E. 2015/5572 K. sayılı ilamıyla; “…Davacı yüklenici şirket haksız ihtiyati tedbir nedeniyle munzam zarar isteyemez ise de, kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki paylaşım gereği kendisine düşen bağımsız bölümlerin düşük bedelle satılması nedeniyle zararını isteyebilecektir. Bu nedenle davacı yüklenici şirkete ait bağımsız bölümlerin tamamının 3. kişilere satış tarihleri ve satış bedellerine ilişkin resmi senet örneklerinin Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmeli, uzman bilirkişilere davacıya ait bağımsız bölümlerin projesi, yapı kalitesi ve konumları değerlendirilerek emsal nitelikteki bağımsız bölümlerin satış bedellerinden düşük olup olmadıkları tespit ettirilmeli, önceki satılan bağımsız bölümlerin satış bedellerinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasından sonra satışı yapılan bağımsız bölümlerin satış bedellerinden daha düşük olması halinde bu miktar davacının zararı olarak kabul edilmelidir. Yapılacak inceleme sonucu davacının zararı tespit edilirse, davalının muris muvazaası nedeniyle ihtiyati tedbir istemiyle açtığı tapu iptali ve tescil davasının kabul edilmiş olması, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaat süresinin sözleşme tarihinden itibaren 52 ay, yükleniciye ait bağımsız bölümlere ilişkin tapu devrinin gerçekleştirilecek inşaat seviyesine göre kademeli devrinin kararlaştırılmış oluşu ve davacının sözleşme yaptığı muvazaalı işlemi yapan akidi arsa sahibinin de müterafik kusuru olduğu gözetilerek BK.m.43 (TBK.m.51) gereğince uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…bilirkişi raporunda davacı şirketin ticari defter kayıtları ile taşınmazların resmi satış akitlerindeki satış bedellerinin birbirini tutmadığı ve bu nedenle kayıtların hesaplamaya alınmasının mümkün olmadığı, piyasa rayiç değerleri ile gayrimenkul piyasasında 2005-2006-2007 yılında yaşanan hareketliliğin sonrasında, özellikle 2008 sonuna doğru başlayan ekonomik kriz ile birlikte gayrimenkul fiyatlarında çok ciddi düşüşler olduğu, bu nedenle davaya konu taşınmazlar için ortaya çıkabilecek değer düşüklüğünün piyasa rayicinin %10’u olarak hesaplanıp değerlendirmenin buna göre yapılması gerektiğine yönelik değerlendirmesi makul kabul edilip % 40 oranında hakkaniyet indirimi uygulanması gerektiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 104.625,53 TL’nin 27.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan mirasçılık hisseleri nispetinde alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; zarar miktarının %10’dan daha fazla, %25’in üzerinde olduğunu, bilirkişi raporuna bu nedenle itiraz ettiklerini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hakkaniyet indirimi yapılmaması gerektiğini, arsa sahibinin müterafık kusuru var ise bu durumun arsa sahibinin sorumluluğunda olduğunu belirtmiştir.

2. Davalı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde; davanın tümden reddi gerektiğini, ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilebileceğini, usulüne uygun tutulmadığı tespit edilen davacının ticari kayıtlarında çelişkili satış tarihleri ve satış fiyatları olduğunu, 31.05.2017 tarihli raporda davacının zararının olamayacağının bildirildiğini, 2007 – 2009 yıllarında dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeniyle taşınmaz fiyatlarında %50’ye varan düşüşler olduğunu, müvekkilinin 27.10.2009 tarihinde dilekçe vererek kendisinin kaldırdığı tedbirlerden sonraki 2013 – 2016 tarihlerini taşıyan 10 parça bağımsız bölümün satışlarının emsallerinden düşük olduğu gerekçesiyle belirlendiği bildirilen 155.500,00 TL zararın tedbirle ilgisi olamayacağını, davacının düşük harç ödemek için satış bedellerini gerçek satış bedeli üzerinden göstermeyip emlak beyan değeri üzerinden de düşük gösterdiğini, bu şekilde düşük gösterdiği bedelleri kayıtlarına 3,5 kata varacak şekilde daha da düşük işlemiş olduğunu belirtmiştir.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı ile dava dışı … arasında taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandıktan sonra davalı tarafından taşınmaza ilişkin muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında bağımsız bölümlerin 12/112 hissesi üzerine mahkemece konulan ihtiyati tedbir nedeniyle davacının bağımsız bölümleri satamaması nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 399 uncu maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51 inci maddesi ve geçici 3 üncü maddesi delaletiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 427 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme
Dava tarihi 06.05.2010 olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında 10.10.2013 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga HUMK’nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda dökümü yazılı 5.360,26 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Aşağıda dökümü yazılı 120,60 TL kalan onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.