Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2023/33 E. 2023/4139 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/33
KARAR NO : 2023/4139
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/327 E., 2022/436 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen haksız eylem nedeniyle maddi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı … ile … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; Kayseri Sarıoğlan İlçesi Karaözünde 4 adet daireden oluşan Jandarma Hizmet Binası yapımının … Turizm ve Tic San Ltd Şti’ye ihale edildiğini, firmanın işi 28.05.1998 tarihine kadar bitireceğini taahhüt ettiğini, yapılan kontrollerde işe devam etmediğini, ihalenin feshedildiğini, yükleniciye 9.100.277.983 TL fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığını, hak ediş raporlarının kontrol mühendisleri davalılar tarafından imzalandığını, davalıların idareyi zarara uğrattıklarını belirterek 9.100.000.000 YTL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili; müvekkilinin 3 adet hak ediş raporu imzaladığını, bundan sonrasında yetki ve sorumluluğunun sona erdiğini, ancak 3 adet hak edişten sorumlu olabileceğini, müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, yüklenici aleyhine dava açıldığını, davacı lehine sonuçlandığını belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı … vekili; idarenin işinin mevzuatta belirtilen usul ve sorumluluk bilinci ve özenle yerine getirildiğini, müvekkilinin şube müdürü olup astlarının imzaladığı hak edişlere güvenerek imzaladığını, içerik açısından kontrol edilmesinin mümkün olmadığını, hak ediş ödemesinin avans niteliğinde olduğunu, kesin hesap sonucu fazla ödemenin belirleneceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

3. Davalı … vekili; ödeme 15.09.1998 tarihinde öğrenildiğine göre zamanaşımının dolduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

4. Davalı … vekili; son hak ediş ödemesinin 25.05.1995 tarihli olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, müvekkilinin müdür yardımcısı sıfatı ile kontrol amiri olduğunu, kontrol edilen hak edişleri imzaladığını, iş yoğunluğu nedeniyle rutin işleri inceleme olanağı olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.01.2004 tarihli ve 2001/75 Esas 2004/39 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 2.085.500.328 TL’nin …, 6.925.249.992 TL’nin … ve mükerrer olmamak üzere 9.011.750.320 TL’nin … ve Raşit Küçük’ten dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 28.06.2005 tarihli ve 2004/9781 E. 2005/7139 K. sayılı ilamıyla “Dosyadaki belgelerden davacı idarenin fazla ödeme yapılan müteahhit şirket aleyhine de tazminat davası açtığı ve tahsile hükmedilen miktarı icraya koyduğu ve hatta kısmi ödemede bulunulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, müteahhit firmaca 9.1.2001 günlü ve varsa başka ödemelerin araştırılarak zarardan düşülmesi ve ödenmeyen kısım için müteahhit şirketten de tahsil olunabileceği gözetilerek tahsilde tekerrüre neden olmayacak biçimde hüküm fıkrası kurmak gerekirken yazılı biçimde verilen kararın bozulması gerekmiştir. Hüküm fıkrasında yer alan “2.085.500.328 TL.nin …’tan; 6.925.249.992 TL.nin …’ten mükerrer esas olmamak üzere “9.011.750.320 TL.nin … ve Raşit Küçük’ün sorumlu olmak üzere toplam 9.011.750.320 TL alacağın dava tarihi olan 11.1.2001 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline” biçimindeki kararın açık olmadığı, infazda tereddüt yaratacağı açıktır. Bir, iki ve üçüncü hakedişlerden davalılar … ile Raşit Küçük ve …’un; dört, beş, altı ve yedi nolu hakedişlerden … ile Raşit Küçük ve Emir Surdum’un sorumlu olduğu gözetilerek sorumluluklarına karar vermek ve vekalet ücretinin de buna göre hesaplanması gerekirken, açık olmayacak ve infazda tereddüte neden olabilecek biçimde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Davacı, davalıların ortak eylemi nedeniyle zarara uğradığını belirterek zararın müteselsilen davalılardan tahsilini istemiş olduğu halde, bu yönde tahsile karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir. Davacı idare zarara ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istediği halde, zararın hakedişleri ödeme ile gerçekleştiği göz önüne alınarak ödeme tarihinin belirlenerek bu tarihten itibaren faize hükmedilmek gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de ayrı bir bozma nedeni sayılmıştır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş; davalı … vekili kararın düzeltilmesini istemiştir.

3. Dairenin 23.02.2006 tarihli ve 2006/770 E. 2006/1685 K. sayılı ilamıyla “Davacı idare, Karagözü Jandarma Binası ve dört daire inşaat işini yapan müteahhide davalılarca hazırlanıp imzalanan hakedişlerle fazla ödemede bulunulduğunu belirterek dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadan 7.919.670.557 TL’nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu üzerine davacı vekili 21/11/2003 tarihli ıslah dilekçesi ile miktarı 9.100.000.000 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece, ıslah dilekçesindeki miktarı da kapsayacak şekilde 9.011.750.320 TL’nin dava tarihinden yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Alacaklı alacağın tümü hakkında dava açmak zorunda olmayıp fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmak kayıt ve şartıyla önce bir bölümünü, sonra kalan bölümünü talep edebilir. Dava konusu olayda, davacı idarenin dava dilekçesinde talep edilen tazminattan fazlasını isteyebilmesi ve ıslahla miktarı arttırabilmesi için açıkça fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmuş olması gerekirdi. Saklı tutulmaz ise fazlaya ilişkin kısmından zımnen feragat edildiği anlamı doğurabileceğinden önceki dava kısmi dava değil tam dava sayılır ve artık ilk dava ile talep edilen alacak hakkında ikinci bir dava açılması veya ıslahla miktarın arttırılması mümkün değildir. Davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadığından ıslahla arttırılan kısma hükmedilemez. Anılan yönün gözetilmemesi kararın bu nedenle de davalı yararına bozulmasını gerektirirse de bu konudaki temyiz itirazları reddedilmiş olduğundan davalı …’un karar düzeltme istemi HUMK’un 440-442.maddeleri uyarınca kabul edilmesi gerektiği” gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün açıklanan nedenle de bozulmasına karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına direnilerek 7.785.77 TL’nin 11.01.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; direnme üzerine uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gitmiştir.

5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/4-55 E. 2008/99 K. sayılı ilamıyla “Davacı idare zararının hakedişlerin ödeme tarihlerinde gerçekleştiği, dolayısıyla faize de bu tarihten itibaren her hakedişin ödenme tarihi itibariyle ayrı ayrı hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından, bu yöne ilişkin Hukuk Genel Kurulunca benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece bozmanın faiz başlangıç tarihi dışındaki bentlerine uyulmuş ve Özel Dairenin incelemesinden geçmeyen yeni bir hüküm kurulmuştur. O halde bozma ilamının 5 numaralı bendinde geçen faiz başlangıç tarihi dışında kalan kısımlara yönelik olarak mahkemece kurulan hükmün incelenmesi için dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerektiği” gerekçesiyle dosyanın Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

6. Dairenin 23.10.2008 tarihli ve 2008/11162 E. 2008/12552 K. sayılı ilamıyla; davacının tüm, davalılar Mevlüt ve Emir’in diğer temyiz itirazlarınan reddine kararı verilerek “Mahkemece bozmaya uyulduğu halde davalıların kendi aralarında müştereken sorumlu tutuldukları miktarlar imzaladıkları hakedişlere göre ayrılmadan çıkan zarar miktarının tamamından dava dilekçesindeki talep gözetilerek davalılar müştereken müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Bu durum uyulan bozma ilamının 3. bendine ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Yine uyulan bozma ilamının 2. bendinin son cümlesinde müteahhit firma aleyhine derdest bir icra takibi olduğu ve ödenmeyen kısım için müteahhit şirketten de tahsil olunabileceği gözetilerek “tahsilde tekerrüre neden olmayacak biçimde” şeklinde hüküm kurmak gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

7. İlk Derece Mahkemesinin 08.12.2020 tarihli ve 2009/54 E, 2020/430 K sayılı kararı ile bozmaya uyularak davanın kısmen kabulü ile 5.838,78 TL alacağın 1.423,78 TL’sinin …, …, …’dan 01.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağın 4.415,00 TL’sinin …, …, …’dan 01.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı … ile … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

8. Dairenin 14.12.2021 tarihli 2021/19513 E. ve 2021/10346 K. sayılı ilamıyla davalı …’ün temyiz dilekçesinin süre nedeniyle reddine, davacı ve davalı …’in diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek “Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, hak edişlerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davanın 11.01.2001 tarihinde açıldığı, yargılama sırasında davalılardan Raşit Küçük tarafından 18.09.2007, 09.10.2007, 19.11.2007, 03.01.2008 ve 22.01.2008 tarihlerinde kısmi ödemeler yapıldığı anlaşılmakla; davanın açılmasına davalılar sebebiyet verdiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de bu kapsamda davalı yararına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Dairemiz bozma ilamında müteahhit firma aleyhine derdest bir icra takibi olduğu ve ödenmeyen kısım için müteahhit şirketten de tahsil olunabileceği gözetilerek “tahsilde tekerrüre neden olmayacak biçimde” şeklinde hüküm kurmak gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…davacı (alacağın 1.423,78 TL’lik bölümü yönünden) 559.97 TL’nin 13.05.1993 tarihinden itibaren, 776,66 TL’nin 27.07.1993 tarihinden itibaren, 87,15 TL’nin ise 29.12.1993 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrüre neden olmayacak biçimde davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (bakiye 4.415,00 TL’lik bölüm yönünden) 1.346,12 TL’nin 16.06.1994 tarihinden itibaren, 1.795,98 TL’nin 25.07.1994 tarihinden itibaren, 897,76 TL’nin 16.11.1994 tarihinden itibaren, 375,14 TL’nin 25.05.1995 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrüre neden olmayacak biçimde davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … ile … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ıslah ile artırılan miktarın gözetilmesi ve davanın tam kabulü gerektiğini belirtmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; maddi hata nedeniyle usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceğini, davalı … tarafından yapılan ödeme ile borcun sona erdiğini, ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülen tutarın hak ediş tutarındaki fazla ödemeler olmayıp kesin hesap sonrası idarenin çıkardığı tutar olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, ıslah edilen miktarın müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davalı … tarafından yapılan ödemenin müvekkili bakımından ıslah öncesi tutardan indirilmesi gerektiğini, zaman bakımından kontrol imkanı olmadığını ve güvenerek imzalamak durumunda kaldığını belirtmiştir.

3. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığını, ödemelerin tümünün dikkate alınmadığını, hesap raporunun hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu, temerrüde düşürülmediklerini, ancak dava tarihinden itibaren işleyecek faize hükmedilebileceğini, ödenen 7.055,00 TL bakımından da faiz değerlendirmesi yapılması gerektiğini ve bozma ilamının gereklerinin karşılanmadığını belirtmiştir.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kayseri Sarıoğlan İlçesi Karaözünde 4 adet daireden oluşan Jandarma Hizmet Binası yapımı işinin ihale edildiği dava dışı yükleniciye kontrol mühendisi davalılar tarafından fazla ödeme yapılması nedeniyle uğranılan kurum zararının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 uncu maddesi

3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması mülga HUMK’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ile davalılar … ve … vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalılar Davalı … ve …’a yükletilmesine,

492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına,

Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.