Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2023/2601 E. 2023/5326 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2601
KARAR NO : 2023/5326
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/368 Değişik İş – 2021/368 Karar
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU İTİRAZ HAKEM HEYETİ
SAYISI : 2021/İHK-12485
HÜKÜM/KARAR : Başvurunun kısmen kabulü/ İtirazın reddi
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ
SAYISI : 2021/16968

Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karara davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir.

İtiraz Hakem Heyeti kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın 21.01.2019 tarihinde karıştığı kazadan dolayı yolcu olan müvekkilinin yaralandığını ve %8 oranında sürekli maluliyetinin oluştuğunu belirterek, şimdilik 5.100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 10.07.2020 tarihinden avans faizi ile beraber davalıdan tahsilini talep etmiş; bedel artırım dilekçesi ile talebini geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden 73.146,00 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97 inci maddesi gereğince Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru şartının gerçekleşmediğini, başvuruya eklenen maluliyet raporunu kabul etmediklerini, tarafların kusur oranlarının uzman bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacı emniyet kemeri takmadığından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, vekalet ücretine 1/5 oranında hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI
Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “… Maluliyet raporunun olay tarihindeki yönetmeliğe uygun olduğu, tazminata ilişkin alınan bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu” gerekçesi ile başvurunun kısmen kabulü ile 70.115,22 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 01.12.2020 tarihinden yasal faizi ile beraber davalıdan tahsiline, geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İTİRAZ
A. İtiraz Yoluna Başvuranlar
Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili itiraz başvurusunda bulunmuştur.

B. İtiraz Sebepleri
Davalı vekili itiraz dilekçesinde; davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97 inci maddesi gereğince Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle esasa girilmeksizin başvurunun usulden reddedilmesi gerektiğini, maluliyet raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kusur dağılımını kabul etmediklerini, davacı emniyet kemeri takmadığından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan ödeme varsa tenzil edilmesi gerektiiğini, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen miktarın 1/5’i oranında olması gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ” … Başvurunun zamanaşımı süresi içerisinde yapıldığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97 inci maddesi gereğince sigortaya usulüne uygun şekilde başvuru yapıldığı, maluliyet raporunun davacının muayenesi yapılarak ve tüm tıbbi evrakları ile klinik seyri değerlendirilerek olay tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği, kusur dağılımının yerinde olduğu, davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan bir ödeme olmadığı, davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususu belirsiz olduğundan müterafik kusur indirimi yapılamayacağı, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davacı lehine AAÜT’ye göre vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı” gerekçeleriyle davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; sunulan maluliyet raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacının boynunda oluştuğu belirtilen yaralanmanın yumuşak doku zedelemesi niteliğinde olup sürekli maluliyet olarak kabul edilemeyeceğini, kusur dağılımını kabul etmediklerini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınması gerektiğini, davacı emniyet kemeri takmadığından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan ödeme varsa tenzil edilmesi gerektiiğini, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen miktarın 1/5’i oranında olması gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı … tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (…) Poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanıp malul kalan davacı yolcunun uğradığı sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51,52 ve 54 üncü maddeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78, 85, 89, 90, 91 inci maddeleri, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150 nci maddesi, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30 uncu maddesi ve Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16 ıncı maddesinin on üçüncü fıkrası, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 17 inci maddesi, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.

Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.

Somut olayda, davacının maluliyet oranının belirlenmesi açısından düzenlenen ve Hakem Heyetince hükme esas alınan Balıkesir Üniversitesi Adli Tıp Başkanlığınca düzenlenen 16.11.2020 tarihli raporun Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılmaktadır. 21.01.2019 kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlüktedir.

İtiraz Hakem Heyetince; davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınarak, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 52 nci maddesi uyarınca zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış (müterafik kusur hâli söz konusu) ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından bu yönde bir savunma olmasa da resen dikkate alınması gerekir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78 inci ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150 nci maddesi uyarınca otomobillerde emniyet kemeri takılması zorunludur.

Somut olayda; kaza tespit tutanağına göre sigortalı araçta yolcu olan davacının emniyet kemeri takmadığı ve boyun bölgesinden yaralandığı anlaşılmıştır. Buna göre; davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle zararın artmasında katkısının bulunduğu gözetilerek TBK’nın 52 nci maddesi gereğince Dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

4. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17 nci maddesinde “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” hükmü yer almaktadır.

Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü fıkrasında (19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 6 ncı maddesi ile eklenen) “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” düzenlemesi mevcuttur.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 17/2 nci maddesi ise “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla bu Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine bu Tarifeye göre hesaplanan ücretin beşte birine hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine öngörülen maktu ücretin beşte birine hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13 ve 17 nci maddeleri gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi de bozmayı gerektirir.

VI. KARAR
1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Değerlendirme bölümünün (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalıya iadesine,Dosyanın saklama kararını veren mahkemeye gönderilmesine

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.