Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2023/233 E. 2023/2432 K. 27.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/233
KARAR NO : 2023/2432
KARAR TARİHİ : 27.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki 818 sayılı BK’nın 18 inci (TBK’nın 19 uncu) maddesine dayalı olarak nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa nedeniyle tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalı … ve ortağı olduğu şirket aleyhine kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatarak davaya konu 76 nolu bağımsız bölüme 12.04.2010 tarihinde haciz konulduğunu, haczedilen bu taşınmaz üzerinde birinci derecede ipoteği bulunan davalı bankanın ipotek borcu nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatarak yapılan ihalede bu taşınmazı alacağına mahsuben 320.000,00 TL bedelle 30.04.2010 tarihinde aldıktan sonra, bedelsiz olarak davalı …’e 25.10.2010 tarihinde devrettiğini, davalı …’nın nam-ı müstearı olarak hareket eden davalı … ile davalı bankanın anlaşarak, taşınmazın yeniden borçlu …’ya her türlü ipotek ve hacizden ari şekilde dönüşünü sağlamayı kararlaştırdıklarını, davalı bankanın davaya konu taşınmaz dışında borçlu …’nın eşi…’ya ait 1 nolu bağımsız bölümü de 15.04.2010 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatarak ihalede alacağına mahsuben 876.000,00 TL bedelle aldığını, davalıların aralarındaki anlaşma gereğince davalı bankanın ihale ile aldığı taşınmazları bir senelik süre zarfında geri alma ya da bulunacak müşterilere yüksek fiyattan satma yönünde davalı …’e hak tanındığını, davalı …’in müşteri olarak bulduğu dava dışı Gökdemir A.Ş ye davalı banka tarafından 1 nolu bağımsız bölümün 21.10.2010 tarihinde 1.350.000,00 TL’ye satıldığını, ancak satış bedeli olarak 980.000,00 TL üzerinde anlaşılmasına ve tapuda bu rakam üzerinden satış işleminin yapılmasına rağmen, dava dışı Gökdemir A.Ş tarafından bankanın talebi üzerine iki farklı hesaba gönderilen 1.350.000,00 TL ödemenin davaya konu 76 nolu bağımsız bölümün bedelini de kapsadığını, davalı borçlu …’nın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla davalıların bu işlemleri yaptıklarını belirterek, davalı …’nın nam-ı müstearı olarak davalı … adına kayıtlı taşınmazın tapusunun iptali ile karşılığı ödenmiş olan banka ipoteğinden ve her türlü takyidatdan arî olarak davalı borçlu … adına tesciline karar verilmesini istemiş, 13.01.2017 tarihli dilekçesiyle davalı …’in borçlu olduğu icra dosyasından davaya konu taşınmazın cebri icra yoluyla 3. kişiye satılması nedeniyle davaya tazminat davası olarak devam edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 450.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; birinci dereceden 450.000,00 TL bedelle banka lehine ipotekli davaya konu taşınmazı borçludan olan alacağı temin etme amacıyla … 24. İcra Müdürlüğünün 2009/21666 sayılı dosyasında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde 30.04.2010 tarihinde yapılan cebri ihalede alacağa mahsuben aldıklarını, daha sonra 370.000,00 TL bedelle davalı …’e sattıklarını, banka alacağının tamamının tahsil edilemediğini, satış bedelinden borçlunun malvarlığına dönebilecek bir bedel olmayıp davacının zararının da bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın bedeli ödenerek satın alındığını, müvekkilinin diğer davalı …’nın nam-ı müstearı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

3. Davalı borçlu …; duruşmalara katılmamış, cevap da vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.10.2013 tarihli ve 2011/175 Esas, 2013/524 Karar sayılı kararı ile “… Davalı banka tarafından cebri icra yoluyla alacağa mahsuben satın alınan taşınmazlardan dava dışı taşınmazın dava dışı Gökdemir A.Ş’ye ve dava konusu taşınmazın ise davalı …’e satıldığı, satış bedelinin Kemal tarafından 25/10/2010 tarihinde 135.000,00 TL ve 26/10/2010 tarihinde 365.000,00 TL olarak ödendiğinin sabit olduğu, alacaklıları zarara uğratmak amaçlı hareket edildiği iddiasının ispat edilemediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 19.01.2016 tarihli ve 2014/4712 Esas, 2016/595 Karar sayılı ilamıyla; diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek “…Davalı bankanın henüz alacaklarını bu satışa rağmen tahsil edemediğini ve davacının ise bankanın başka taşınmazları da paraya çevirerek alacağını tahsil ettiğini ileri sürmeleri nedeniyle, öncelikle bu hususun tespiti gerektiği, davalı bankanın borçlu … hakkında … 24. İcra Müdürlüğünün 2010/21666 sayılı dosyasından başlattığı takibe konu alacağını tahsil edip etmediği belirlenerek, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının saptanması, bu araştırma sonucunda davacının hukuki yararının bulunduğu tespit edildiği takdirde davalı …’in borçlu … ile aralarında dosya kapsamından anlaşılan bir tanışıklık ve yakınlık bulunduğu da dikkate alınarak, davaya konu taşınmazla birlikte satışa çıkarılan davalı borçlu …’nın eşine ait diğer taşınmazın 21.10.2010 tarihinde dava dışı Gökdemir A.Ş tarafından 980.000,00 TL’na satın alınarak bedelin aynı gün ban… ödendiği, yine aynı gün bu kez 370.000,00 TL’nin davalı … hesabına havale edildiği, dava konusu taşınmazın ise 360.000,00 TL bedelle davalı banka tarafından 25.10.2010 tarihinde davalı …’e satıldığı ve aynı gün davalı … tarafından ban… 135.000,00 TL ödeme yapıldığı, davacının dava dışı Gökdemir A.Ş tarafından yapılan 1.350.000,00 TL ödemenin dava konusu taşınmazın bedelini de kapsadığı ve davalı …’in bir ödeme yapmadığını iddia ettiği, dava dışı şirketin 980.000,00 TL ihale bedeli yanında 370.000,00 TL’yi davalı … hesabına havale ile ban… ödemesinin ise bu iddiayı kuvvetlendirdiği anlaşıldığından, davalı … hesabından davalı ban… yapılan 360.000,00 TL ödemenin nasıl yapıldığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiği, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş; Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 04.10.2016 tarihli ve 2016/13115 Esas, 2016/8544 Karar sayılı ilamı ile davalılar Türkiye İş Bankası A.Ş ve … vekillerinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 09.07.2018 tarihli ve 2016/617 Esas, 2018/311 Karar sayılı kararı ile; “… Dava konusu taşınmazın davalı banka tarafından ihalede 10/06/2010 tarihinde satın alınmasından sonra bankayla davalı borçlu … arasında borcun tasfiyesi amacıyla düzenlenen 04/08/2010 tarihli ek protokole konu edilerek borçluya borcu yapılandırarak taşınmazı tekrar satma yetkisi verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı bankanın böylece danışıklı hareket ettiğinin anlaşıldığı, davalı …’in satış tarihinde ödediği bedelin piyasa rayiç değerinin altında bulunduğu, davalılar arasında bir tanışıklık bulunduğu, davalı …’in davaya konu taşınmazın 360.000,00 TL’lik satış bedelinin sadece 135.000,00 TL’lik kısmını ödediği, kalan bedelin dava dışı Gökdemir A.Ş tarafından “… ve bağımsız bölüm fark bedeli” açıklamasıyla davalı ban… havale edildiği, davalıların açıklanan bu eylemleriyle borçlu …’nın alacaklılarından mal kaçırmak kastıyla hareket ettiklerinin anlaşıldığı” gerekçesiyle, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın cebri icra yoluyla el değiştirmesi nedeniyle davacının konusu kalmayan tapu iptal ve tescil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteminin kabulü ile taşınmazın dava tarihindeki piyasa rayiç değeri olan 450.00000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı …Ş vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 02.03.2021 tarihli ve 2020/1844 Esas, 2021/931 Karar sayılı ilamıyla; “… Namı müstear ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceğinin Yargıtay uygulaması ile kararlılık kazandığı, diğer yandan bir işlemin ya muvazaalı olup bu nedenle davada taraf olanların tümü için geçersiz olduğu ya da olmadığı, işlemin bazı tarafları için geçerli, bazıları için geçersiz olduğunu söyleme olanağı bulunmadığı, somut olayda dava konusu taşınmazın davalı borçlu …’nın davalı alacaklı İş Bankasına olan 13.11.2005 tarihinde tapuda yapılan resmi işlemle tesis edilen 450.000,00 TL’lik ipotek borcu nedeniyle … 24. İcra Müdürlüğünün 2009/21666 sayılı takip dosyasından 30.04.2010 tarihli ihale sonucu alacaklı ban… alacağına mahsuben 320.000,00 TL ye satıldığı ve ihalenin kesinleştiği, davacı tarafından cebri icradaki bu ihale aleyhine ihalenin feshi için dava açma yoluna da gidilmediği, taşınmaz kendisine ihale edilen ve mülkiyetini kazanan davalı banka tarafından da tapuda yapılan resmi işlemle dava konusu taşınmazın 360.000,00 TL bedelle davalı …’e 25.10.2010 tarihinde satıldığı, hâl böyle iken davaya konu taşınmazın ipotek alacağına mahsuben davalı alacaklı ban… ihale edilerek devri hukuka uygun olup, ipotek ve ipotekli takip sonucu kesinleşen ihalenin muvazaalı olduğunun da iddia ve ispatlanmaması karşısında, bu hâliyle davanın tümden reddine karar verilmesi yerine, davanın tazminat istemi yönünden kabulünün doğru olmadığı” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş; Dairenin 09.03.2022 tarihli ve 2021/22663 Esas, 2022/4343 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Davaya konu taşımazın ipotek alacağına mahsuben davalı alacaklı ban… ihale edilerek devrinin hukuka uyun olduğu, ipotek ve ipotekli takip sonucu kesinleşen ihalenin muvazaalı olduğunun da iddia ve ispatlanmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ihalenin muvazaalı anlaşmanın bir parçası olup, ihalenin muvazaalı olduğunun sonradan anlaşıldığını, bankanın icra ihalesinde alacağına mahsuben aldığı taşınmaz hakkında borçlu … ile protokoller yapmasının ve uygulamasının muvazaanın açık kanıtı olduğu, esasen yapılan işlemin tek bir işlem olup bankanın ihale ile taşınmazı satın almasından başlayarak işlemin bir bütün olduğunu, ilk bozmada muvazaanın tespit edildiğini, davalı …’in para ödemediğini, taşınmazın banka tarafından satışı için hukuki bir sebep bulunmadığını, satışın protokol gereği taşınmazı hacizlerden temizlediğini ve borçluya iade edildiğini, bankanın bu şekilde … tarafından açılacak ihalenin feshi davalarından kurtulduğunu, davalıların hayatın olağan akışına aykırı işlemler yaparak davacının alacağının tahsilini engellediklerini belirtmiştir.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; nam-ı müsteâr ile gizlenmiş muvazaa nedeniyle davalı borçlu …’nın nam-ı müsteârı olarak davalı … adına kayıtlı davaya konu taşınmazın tapusunun iptali ile davalı borçlu … adına tescili, taşınmazın cebri icra yoluyla üçüncü kişiye satılması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi delaletiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18 inci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19 uncu) maddesi.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.