Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2023/192 E. 2023/3333 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/192
KARAR NO : 2023/3333
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/515 Esas, 2022/127 Karar
HÜKÜM/KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 20.11.2008 tarihinde müvekkillerinden …’nin eşi, … ve …’nin ise babası olan …’nin davalılar tarafından öldürüldüğünü, bu nedenle destekten yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacılardan her biri için 1.000,00’er TL maddi, 15.000,00’er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini davacılardan … için 264.050,43 TL’ye, … için 6.324,04 TL’ye, … için 30.488,94 TL’ye yükseltmiş, hükmedilecek tazminata olay tarihi itibariyle işleyecek yasal faizin davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin geçim sıkıntısı içinde olduğunu, hükmedilecek tazminat miktarı için kusur oranının önemli olduğunu, ceza dosyasının Yargıtay’da olduğunu, kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, müvekkilinin isnat edilen olaya hiçbir şekilde dahil olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalılardan …, …, … davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.02.2014 tarihli 2009/115 Esas, 2014/100 Karar sayılı kararı ile davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne, davacılardan … için 264.050,43 TL maddi, 15.000,00 TL manevi, … için 6.324,04 TL maddi, 10.000,00 TL manevi, … için 30.488,94 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 20.11. 2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı … vekili ve davalı … temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 21.03.2016 tarihli ve 2016/2633 Esas, 2016/3580 Karar sayılı kararı ile “1- Davalı …’in temyizi yönünden; ilam, temyiz eden tarafa (davalı kısıtlının vasisi …’e) 19.03.2014 gününde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise (davalı kısıtlı tarafından) 12/05/2014‘te verilmiştir. HUMK’un 432/1. maddesi uyarınca temyiz süresi onbeş gündür. Kararın tebliğ tarihi ile temyiz edildiği gün gözetildiğinde onbeş günlük yasal süresinin geçtiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle temyiz dilekçesinin reddedilmesi gerekmiştir. 2- Davalı …’ün temyizi yönünden; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 3- Diğer temyiz itirazlarına gelince; a-…Dosya kapsamından, ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonunda desteğin olayın meydana gelmesinde haksız tahrikinin bulunduğu ve davalı … hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması sırasında tahrik nedeni ile herhangi bir indirim yapılmamıştır. Şu durumda, desteğin müterafık kusurunun varlığı göz önünde bulundurularak destekten yoksun kalma tazminatından haksız tahrik indirimi oranında indirim yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekir. Bu hususun gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir. b- Dosya kapsamından, Sosyal Güvenlik Kurumunun cevabi yazısına göre davacılara ölüm maaşı bağlandığı anlaşılmaktadır. Şu halde, bağlanan gelirlerin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise ödemelerin peşin sermaye değeri Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan açık bir biçimde sorulup, destekten yoksun kalma tazminatından düşülüp, düşülmeyeceğinin belirlenip sonuca göre hüküm kurulması gerekir. Bu hususun gözetilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28.11.2019 tarihli ve 2016/1640 Esas, 2019/1265 Karar sayılı kararı ile “Somut olayda; davanın maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğu, mahkemece verilen 04.02.2014 tarih 2009/115 esas 2014/100 karar sayılı karar doğrultusunda dosya temyiz incelemesi aşamasındayken davacılarca yapılan icra takibi doğrultusunda tazminatlar, yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil 551.500,00 TL ödemenin 29.05.2014 tarihinde icra dosyasına yapıldığı, yine alacaklı davacılar vekilinin 03.06.2014 tarihli talebi ile haricen 42.000,00 TL ödendiği beyanla icra dosyasının işlemden kaldırıldığı, bu halde her ne kadar Yargıtay 4. Hukuk Dairesince dosya bozulmuş ise de davacılar aleyhine bozma olduğu, fakat davaya konu alacak kalemlerinin ödenmesi gereği dosyanın konusuz kaldığı, ödenmiş bedellere ilişkin yeniden ödemeye yönelik hüküm tesisinin hukuki manada mantığı olmadığı, nitekim ödeme ile davanın konusuz kaldığı, fazla ödenen bedelin iş bu davanın konusu olmadığı anlaşılmakla, ödeme ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı…” gerekçesiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 20.01.2021 tarihli 2020/3321 Esas, 2021/120 Karar sayılı kararı ile “Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davacılara bağlanan ölüm aylığının rücuya tabi peşin sermaye değerinin ne kadar olduğu hususunun Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan sorulduğu, gelen sonuca göre dosyanın tazminat hesabı için yeniden aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi raporunda haksız tahrik indirimi ve rücuya tabi ödemelerin dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, ancak bilirkişi raporu hükme esas alınarak bozma ilamı doğrultusunda yeniden hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. Dosyanın incelenmesinde, mahkemenin 04.02.2014 gün, 2009/115 Esas ve 2014/100 Karar sayılı ilk hükmü kapsamında davacılar tarafından ilamlı icra takibi yapıldığı, dosyanın temyiz incelemesi aşamasındayken yapılan bu takip neticesinde davalı … tarafından maddi ve manevi tazminat, yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil 551.500,00 TL’nin icra dosyasına ödendiği, yine alacaklı davacılar vekilinin 03.06.2014 tarihli talebi ile anılan davalı tarafından haricen 42.000,00 TL ödendiği, bu nedenle icra dosyasının işlemden kaldırıldığı, mahkemece verilen 28.11.2019 tarihli son kararda ise davaya konu alacak kalemlerinin icra dosyası kapsamında ödenmesi nedeniyle dosyanın konusuz kaldığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş; karar, davalı … tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla birlikte gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Dairemizin 21.03.2016 gün, 2016/2633 Esas ve 2016/3580 Karar sayılı ilamı ile mahkemece verilen ilk karar davalı … yararına bozulmuş olup, mahkemece bozma gereğince davalı …’ün sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminata ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Şu durumda mahkemece, davalı …’ün sorumlu olduğu maddi ve manevi tazminat ile harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerine ilişkin olarak hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, Dairenin 30.09.2021 tarihli ve 2021/18219 Esas, 2021/5894 Karar sayılı kararı ile davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak davalıların sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat yönünden yeniden hüküm kurulduğu, ilk bozma uyarınca hükmedilecek destekten yoksun kalma tazminatından % 50 oranında haksız tahrik indirimi yapıldığı, hükmedilecek manevi tazminatta haksız tahrik indirimi yapılırken ise matematiksel oranda olmamak üzere uygun bir indirim yapıldığı, SGK tarafından davacı eş …’ye ödenen tazminatın peşin sermaye değerinin 28.633,51 TL olduğu, bu miktarın davacı … için hesaplanan tazminattan mahsup edildiği, dosya kapsamında alınan 08.08.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının haksız tahrik indirimi uygulanarak hesaplandığı gerekçesiyle; davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne, davacılardan … için 103.391,71 TL maddi, 10.000,00 TL manevi, … için 3.162,02 TL maddi, 7.500,00 TL manevi, … için 14.654,09 TL maddi, 7.500,00 TL manevi tazminatın davalılar …, … ve …’ten olay tarihi olan 20.11.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; hükmedilen tazminatlardan % 50 oranında haksız tahrik indirimi yapılmasının doğru olmadığını, bu oranın fazla olduğunu, ceza davasında sanık olarak yargılanan davalıların cezasının 18 yıldan değil alt hadden uzaklaşılarak 21 yıl olarak belirlendiğini, hal böyle olunca (hiçbir şekilde kabul manasına gelmemekle birlikte) bir indirim yapılacak ise bu indirimin en fazla %25 oranı ile sınırlı olması gerektiğini, davalıların zarardan müştereken ve müteselsilen tam kusur oranı ile sorumlu olduğunu, Yargıtay tarafından onaylanan Ağır Ceza Mahkemesinin kararında; davalılardan … hakkında haksız tahrik indirimi uygulanmadığını, tüm davalıların birlikte hareket ettikleri hususunun ceza yargılaması ile sabit olduğunu, tüm davalıların en ağır kusurlu davalı …’in kusur oranı ile müvekkillere karşı müştereken müteselsilen sorumlu olduklarını, davalıların iç ilişkilerinde geçerli olan sorumluluk ve kusur oranlarının müvekkillere karşı olan müşterek müteselsil tam kusurlu olmalarının önüne geçemeyeceğini, mülga Borçlar Kanununun 50 inci maddesi ve devamındaki maddelerin, Türk Borçlar Kanununun 61 inci maddesi ve devamındaki hükümlerin ve Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu, SGK ödemelerinin rücu kapsamında olmadığını, mahkemece verilen ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek tashih gerekse tavzih ile hükmün değiştirilemeyeceğini, buna rağmen hükmün vekalet ücretine ilişkin kısımlarının tashih yolu ile değiştirilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kasten öldürme nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 inci, 45 nci ve 49 uncu maddeleri, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 29 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosya kapsamından, mahkemenin 04.02.2014 tarihli 2009/115 E., 2014/100 K. sayılı kararının davalı … vekili tarafından temyiz edildiği, yapılan temyiz incelemesinde Dairenin 21.03.2016 tarihli 2016/2633 E., 2016/3580 K. sayılı ilamı ile kararın davalı … yararına bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozmaya uyularak verilen 28.11.2019 tarihli ve 2016/1640 E., 2019/1265 K. sayılı kararda konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu kararın davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 20.01.2021 tarihli 2020/3321 E., 2021/120 K. sayılı kararı ile mahkemece bozma gereğince davalı …’ün sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminata ilişkin hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Şu durumda davalılardan …, … ve … yönünden mahkemece verilen 04.02.2014 tarihli ilk karar kesinleşmiş olup, anılan davalılar yönünden bozmadan sonra mahkemece 31.03.2022 tarihli 2021/515 E., 2022/127 K. sayılı karar ile yeniden hüküm kurularak daha düşük miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.

O halde davalılardan …, … ve … yönünden mahkemece verilen 04.02.2014 tarihli ilk kararın kesinleştiği anlaşılmasına göre, anılan davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

3. Mahkemenin 04.02.2014 tarihli ilk kararının davalı … vekili tarafından temyiz edildiği, yapılan temyiz incelemesinde Dairenin 21.03.2016 tarihli 2016/2633 E., 2016/3580 K. sayılı ilamı ile kararın davalı … yararına bozulmasına karar verildiği, anılan bozma ilamının (3-a) bendinde ceza mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı … hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulandığı, bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatından haksız tahrik indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olup, söz konusu bozma ilamında manevi tazminat yönünden haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğine ilişkin bir karar verilmediği anlaşılmıştır.

Şu durumda mahkemece davalı …’ün sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatı miktarı belirlenirken haksız tahrik yönünden indirim yapılmış olması isabetli olmakla birlikte, yanılgılı değerlendirmeyle davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat üzerinden haksız tahrik indirimi yapılmış olması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

4. Somut olayda; Sosyal Güvenlik Kurumunun cevabi yazısına göre davacılara ölüm maaşı bağlandığı, davacılara bağlanan maaşın peşin sermaye değerinin 28.633,51 TL olduğu, bu miktarın hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından mahsup edilmesi suretiyle bakiye tazminata hükmedildiği, ancak dosyadaki bilgi ve belgeler ile Sosyal Güvenlik Kurumunun yazılarına göre söz konusu peşin sermaye değerinin rücuya tabi olup olmadığı tespit edilmeden tazminattan mahsup edildiği anlaşılmıştır.

O halde; davacılara bağlanan gelirlerin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise ödemelerin peşin sermaye değeri Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan açık bir biçimde sorulup destekten yoksun kalma tazminatından düşülüp düşülmeyeceği belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Bu hususun gözetilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
1.Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Değerlendirme bölümünün (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacılara iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.