YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9455
KARAR NO : 2022/13994
KARAR TARİHİ : 07.11.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar … vd vekili Av. … tarafından, davalı … aleyhine 10/06/2015 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespitinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacılardan … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacılardan … tarafından açılan davanın kabulüne dair verilen 24/02/2022 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Dava, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacılardan … tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Dairemizin 08/05/2019 tarihli 2018/4506 Esas ve 2019/2698 Karar sayılı ilamı ile “dava konusu aracın davacılardan … adına düzenlenen sahte kimlikle satılması olayıyla ilgili olarak Uşak Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/4784 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığı ve soruşturma sonunda davalı hakkında dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, davanın Uşak Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/191 Esas sayılı dosyasında halen derdest olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 74.maddesi gereğince ceza dosyasının sonucunun beklenilmesi ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava dışı kişiler tarafından dava konusu aracın davalıya satılarak teslim edildiği, davalının aracı dava dışı kişilere ait olduğunu bilerek ve inanarak satın aldığı, davacıların gerçek malik olduğunu bilmediği, satışın resmi şekilde yapılması sonucu gerçeği bilmesinin davalıdan beklenemeyeceği, iyi niyetli 3. kişi olan davalının iyi niyetinin korunmasının asıl olduğu, davacıların dava dışı kişilere kiralamış oldukları aracın davalıya satılarak teslim edilmesi yönünden rızalarının bulunmadığı, dava dışı kişilerin bu davranışları ile davacılara zarar verdiği, davalının dava dışı kişilere ödemiş olduğu bedelin kendisine iade edilmesi ile araç mülkiyetinin tespitinin mümkün olduğu gerekçesiyle davacılar tarafından depo edilen bedel gözetilerek davacılardan … tarafından açılan davanın kabulüne, davacı …’ın araç maliki olmadığı sabit olduğundan bu davacı tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davalının dolandırıcılık suçundan yargılandığı Uşak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/191 Esas ve 2020/181 Karar sayılı dosyasında, davalının yapılan sahtecilikten haberi olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği ve kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 988. maddesinde “Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur.” düzenlemesi mevcuttur.
Yine Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesinde ‘‘Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.’’ hükmü düzenlenmiştir.
Bir hakkın kazanılması için kişinin iyiniyetli olması gerekir. İyiniyet, hukuki niteliği itibariyle adi karinedir. Karine ise bilinen bir olaydan bilinmeyen bir durumun çıkarılmasıdır. Karineler, adi ve kesin karine olmak üzere ikiye ayrılır. Adi karinelerin aksinin ispat edilmesi mümkünken, kesin karinelerin aksinin ispatı mümkün değildir. Ayrıca herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Fakat ispat yükü, karinelerin varlığı durumunda yön değiştirir ve karşı tarafa geçer.
Dosya incelendiğinde; davacılardan …’ın maliki olduğu aracı gelir elde etmek amacıyla 3. kişilere kiralanmak üzere davacılardan …’a verdiği, davacılardan … tarafından aracın dava dışı 3. kişiye kiralandığı, daha sonra aracın noter kanalıyla sahte kimlik kullanılarak en son davalıya satıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu araç davacıların zilyetliğinden rızalarıyla çıkmış olup kiracı konumunda olan 3. kişi emin sıfatıyla zilyettir. Yukarıda anılan düzenlemeler gereği, davalı karine gereği iyiniyetlidir. Davalının iyiniyetli olmadığını davacılar ispatlamak zorundadır. Davalının dava konusu aracı emin sıfatıyla zilyetten satın aldığı ve dosya kapsamına göre de iyiniyetli olduğu anlaşıldığından TMK’nin 988. maddesi uyarınca kazanımı anında korunmakta olup teslim anında malik sıfatını kazanmaktadır.
Şu durumda; TMK’nin 988. maddesi uyarınca davacı …’a ait araç rızasına binaen elden çıkmış olup davalının kötüniyeti de ispat edilememiş olmakla davanın tümden reddi gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 07/11/2022 gününde Üye …’nin karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle aracın sahte kimlik kullanılarak davalıya satıldığı gözönüne alındığında zilyetliğin rızasıyla elden çıktığı kabul edilemeyeceğinden yerel mahkemece delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.