Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/9345 E. 2022/17587 K. 22.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9345
KARAR NO : 2022/17587
KARAR TARİHİ : 22.12.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim yargılaması sonucunda … … tarafından verilen davanın kısmen kabulüne dair karara davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince verilen itirazın reddine dair kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili; 11/02/2018 tarihinde davacı …’in babası diğer davacıların oğlu …’nun yolcu olduğu davalıya trafik sigortalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze ve def’in gideri ile sair hakların avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile …’nun destekten yoksun kalma tazminatının 40.000,00 TL’sinin 26/11/2018 tarihinden itibaren, 17.773,66 TL’sinin 12/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; …’nun destekten yoksun kalma tazminatının 4.750,00 TL’sinin 26/11/2018 tarihinden itibaren, 33.374,41 TL’sinin 12/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; …’nun destekten yoksun kalma tazminatının 4.750,00 TL’sinin 26/11/2018 tarihinden itibaren, 84.735,15 TL’sinin 12/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, cenaze ve def’in gideri talebinin reddine karar verilmiş; karara davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince; davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; … kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin davacı … lehine hükmedilen maddi tazminata ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde;
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 6456 sayılı Kanun’la değiştirilen 30. maddesinin 12. fıkrasında; 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu; 5.000,00 TL. ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği; 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı … lehine hüküm altına alınan tazminat miktarına ilişkin karar, anılan kanunun yürürlüğünden sonra verildiğinden, miktar itibariyle davalı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davalı vekilinin anılan yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin davacı … ve … lehine hükmedilen maddi tazminata ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, … kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
a-Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Somut olayda, hakem heyetince hükme esas alınan aktüer raporunda; desteğin çocuğu ile anne babasına pay dağıtımı dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Destek 35 yaşında boşanmış ve bir çocuklu olarak vefat etmiş olup, hayatın olağan akışına göre ileride evleneceği ve bir çocuk sahibi daha olacağı kabul edilerek, destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması (davalı lehine kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla) gerekirken, bu hususları gözetmeden hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
b-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK md. 52’de düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda; İtiraz Hakem Heyetince sigortalı araç sürücüsünün alkollü olup olmadığının saptanamadığı ve davalı tarafça delil sunulmadığı gerekçesiyle davalı tarafın müterafik kusur savunması reddedilmişse de; Dairenin geri çevirme ilamı ile dosya kapsamına kazandırılan soruşturma evrakının incelenmesinde; ATK Kimya İhtisas Dairesi Toksikoloji Şubesi 06.06.2018 tarihli raporunda sigortalı araç sürücüsünün 99 promil alkollü olduğu ve kolluk beyanına göre arkadaşı olan davacılar desteği ile beraber alkol aldıkları ve dönüşte kazanın meydana geldiği, desteğin araç sürücüsünün alkollü olduğunu bildiği halde bu araca kendi isteğiyle bindiği, kendi ölümü ile neticelenen kazada etkenliğinin olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki düzenleme ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde, belirlenen zarardan Dairemiz yerleşmiş içtihatları göz önüne alındığında TBK’nın 52. maddesinde belirtilen uygun ölçülere göre %20 oranında bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
c-5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nisbi vekalet ücretinin 1/5’i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin davacı … lehine hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3-a,b,c) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.