Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/8126 E. 2022/15751 K. 29.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8126
KARAR NO : 2022/15751
KARAR TARİHİ : 29.11.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı … tarafından davanın usulden reddine dair verilen karara davacı vekilinin itirazı üzerine, … tarafından verilen 10/05/2020 tarihli davacının itirazının kabulüne dair kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 21/11/2016 tarihinde davalıya … poliçesi ile sigortalı bulunan ve davacının yolcu olduğu aracın yapmış olduğu tek taraflı trafik kazasında davacının yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL sürekli maluliyet tazminatı ve 826,00 TL rapor ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile talebini 94.735,84 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Hayetince; davanın usulden reddine dair verilen karara davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince; davacının itirazının kabulü ile … kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 93.909,84 TL maluliyet tazminatı ve 826,00 TL rapor ücreti toplamı 94.735,84 TL’nin 21/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, … kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı tarafından faturası sunulan 826,00 TL adli tıp raporu ücretinin yargılama giderleri içeresinde yer alması gereken bir kalem olup tazminat alacağı ile birlikte değerlendirilerek temerrüt faizi işletilmesi doğru olmayıp bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 13. fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17.maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir.
Açıklanan nedenlerle; …’nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi ve AAÜT’nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, kararın 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, … kararının, hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “ve 826,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 94.735,84 TL” ibaresinin karardan çıkartılmasına, … kararının 2 numaralı bendindeki “…toplam 1.821,00 TL” ibaresi çıkartılarak yerine “…826,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 2.647,00 TL” ibaresinin eklenmesine; (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, … kararının, hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan “12.949,90 TL” ibaresi çıkartılarak yerine “3.400,00 TL” ibaresinin yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29/11/2022 gününde üye …’ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

1-Kararın 2. bendinin usul yönünden değerlendirilmesinde;
Hukuk yargılamasına hakim olan ilkeler arasında yer alan talebe bağlılık ilkesi gereğince, hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez(HMK m. 26). Temyiz de hukuk yargılamasının bir parçası (HMK m. 361-373) olduğuna göre talebe bağlılık ilkesinin temyiz aşaması için de geçerli olduğundan şüphe etmemek gerekir. Buna göre kamu düzenine ilişkin hususlar hariç Yargıtay da taraflarca temyiz edilmeyen konuları kendiliğinden inceleyemez ve bunlara ilişkin olarak karar veremez.
Somut olayda, davalı vekilinin rapor ücretinin yargılama gideri olarak değerlendirilmesi ve bu kapsamda hüküm altına alınması gerektiği yönünde bir temyizi bulunmamaktadır. Hal böyle iken, talebe bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde bu hususun re’sen incelenmesi ve sonucunda düzeltilerek onama kararı verilmesi tarafımızca yerinde görülmemiştir.
2-Kararın 2. bendinin esas yönünden değerlendirilmesinde;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1421 ve 1429 maddeleri arasında genel olarak sigortacının borç ve yükümlülükleri 1426 maddesinde de özel olarak giderleri ödeme borcu düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri bunlar faydasız kalmış olsalar bile ödemek zorundadır.
6762 sayılı Mülga TTK da karşılığı bulunmayan m. 1426 ile rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan giderlerin ödenmesi sigortacı bakımından tazminat ödeme borcu gibi bir borç olarak düzenlenmiştir. Maddi hukuka ilişkin kuralların vazedildiği TTK da düzenlendiğine göre sigortacının giderleri ödeme borcunun da kanun koyucu tarafından 6102 sayılı TTK ile birlikte maddi hukuk kapsamında değerlendirildiği açıktır. Oysa yargılama giderleri usul hukukunun konusu olup usul kanunlarında düzenlenir(HMK m. 323-333). Bu durum, 6762 sayılı Mülga TTK’nın yürürlükte olduğu dönemde ödenecek tazminat kapsamının belirlenmesine ilişkin giderlerin yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesine yönelik yerleşik yargısal uygulamaların benimsenmediğinin bahse konu giderlerin 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK ile yargılama giderleri kapsamından çıkarılarak tazminat ödeme borcu gibi bir borç haline getirildiğinin açık bir göstergesidir.
Yine bu giderlerin yargılama giderleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinin bir başka kanıtı ise maddenin ikinci fıkrasıdır. Eksik sigortanın yapıldığı hallerde 1462 madde hükmünün kıyas yolu ile uygulanacağını belirten bu fıkraya göre eksik sigortanın söz konusu olduğu hallerde tıpkı tazminat ödeme borcunda olduğu gibi rizikonun tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan giderler de yargılama giderlerinin tayininde genel ilke olarak uygulanan davadaki haklılık haksızlık oranına bakılmaksızın sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre ödenecektir.
Açıklanan bu sebeplerle kararın 2. bendindeki düzeltilerek onama gerekçesine hem usuli sebeplerle hem de esastan iştirak edilmemiştir.