YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7582
KARAR NO : 2022/12304
KARAR TARİHİ : 17.10.2022
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne dair verilen kararın, davacı vekili ve davalı… Yönetim Hizm. Tic. A.Ş. vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle, temyiz dilekçelerinin kabulüne kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 02/12/2019 tarih, 2016/6850 Esas ve 2019/11347 Karar sayılı ilamında özetle; davacı tarafın aynı zarar için, zararın meydana geldiği yapıyı inşa eden davalı … İnşaat A.Ş’ye yapım izni veren, yapıyı yeterince denetlemeyen ve hizmet kusuru olduğu iddia edilen idareler (eldeki davada fer’i müdahil olan) aleyhine idari yargıda dava açtığı; idareler aleyhine açılan dava hakkında idari yargıda verilen kabul kararının bozulduğu; idari yargıda verilen bozma kararında, yapıya ilişkin yapım izni ile kullanım belgesini veren idarelerin zarardan sorumlu olup olmadıkları ve zarar ile idarelerin eylemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığına ilişkin araştırmanın yetersiz bulunduğu (işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı olmayan yerin sigortalanması halinde sigortacının ağır kusurlu kabul edilmesi ve idareler bakımından illiyet bağının kesileceği); sigortalı işyerinin bulunduğu ana yapıyı inşa eden- işleten davalıların, idareler tarafından verilen izin ve onaylara bağlı olarak yapıyı inşa ettiği ve işlettiği dikkate alındığında; idareler yönünden yapılacak illiyet bağına ilişkin araştırmanın, eldeki dava davalılarının durumunu da etkileyeceği gözetilip, idari yargıda süren davanın sonuçlanmasının beklenmesi, orada yapılacak tespitler ve verilecek karar dikkate alınmak suretiyle, davalıların hukuki durumlarının takdir edilmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl davanın reddine; birleşen davanın kabulü ile 95.370,72 TL. tazminatın ödeme tarihi olan 09/08/2012’den işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı…. Yönetim Hizm. Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl ve birleşen dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, idari yargıda açılan rücuen tazminat davasının reddine dair verilen kararın, temyiz incelemesinden geçerek 20/10/2020 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiş ve bozma gereği davacının davalılara rücu hakkı bakımından değerlendirme yapılmış; birleşen davanın kabulüne dair ilk hükmü davalı … İnşaat A.Ş’nin temyiz etmemesi sonucu anılan hüküm kesinleştiği için, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Asıl dava bakımından ise; davanın TTK’nın 1472. maddesindeki kanuni halefiyete dayandığı, davacının halefiyetinden söz edilebilmesi için geçerli bir sigorta sözleşmesinin bulunmasının ön şart olduğu, davacının sigortaladığı işyerinin işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı bulunmayışının 3572 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrasındaki emredici düzenlemeye aykırı olduğu, TTK’nın 1404. maddesi yollamasıyla 1452. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinin geçersiz olduğu ve geçersiz sigorta sözleşmesine dayalı olarak ödeme yapan davacının kanuni halefiyeti için şartların oluşmadığı; sigortalısı tarafından davacıya verilmiş bir yazılı temlikname bulunmadığı için de TBK’nın 183 vd. maddeleri gereği, davacının rücu hakkının doğmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Halefiyete dayalı olarak açılan davada davacının, halefi olacağı sigortalısının sahip olduğu talep hakkıyla sınırlı olarak ve o ölçüde hak sahibi olabilmesi; halefi olduğu sigortalısının tazminini talep edebileceği zararlar için tazmin talebinde bulunabilmesi ve onun talep edemeyeceği zararları sigortacının da talep edememesi, kanuni halefiyetin gereğidir. Davacı sigortacının talebi kanuni halefiyet ilkesine dayandığına ve tazmin talebinin sınırını da sigortalısının sahip olduğu haklar belirlediğine göre, herşeyden önce, davacı sigortalısının işyerinde oluşan hasar bedelinin tazminini davalılardan talep edip edemeyeceği üzerinde durulması gereklidir.
Davalı … İnşaat A.Ş. tarafından dere yatağı üzerinde ilim ve fenne aykırı olarak inşa edilen, diğer davalı … Tur. Ltd. Şti. tarafından işletilen AVM’de bulunan sigortalının kullandığı işyerinin, olay tarihindeki aşırı yağışlar sonucu oluşan sel/ su baskını nedeniyle hasar gördüğü sabittir. Yapı maliki olan ve fenne aykırı biçimde inşa edilmiş yapıyı malikin temsilcisi olarak işleten davalılar, bu sıfatları nedeniyle, davacı sigortalısına karşı zarardan sorumludur. Yapı malikinin sorumluluğunun, kusursuz sorumluluk olduğu dikkate alındığında, ancak illiyet bağını kesecek bir sebebin bulunması halinde sorumluluğun ortadan kalkacağı da izahtan uzaktır. AVM yapımının tamamlanmasından sonra ve davaya konu sel/ su baskını olayından önce, yetkili idareler tarafından AVM’ye iskan belgesinin verildiği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı sigortalısının kullandığı işyeri için, işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı bulunmayışının sigortalı bakımından yaptırımının, ruhsat düzenleninceye kadar işyerinin çalışmasının durdurulması/ kapatılması olduğu mahkemenin de kabulündedir. Anılan ruhsatın bulunup bulunmadığına ilişkin denetim yükümlülüğünün idareye ait olduğu hususu ise, mahkemenin kararına gerekçe yaptığı mevzuatta düzenlenmiştir.
Davacı sigortalısı bakımından işyeri açma ruhsatı alınmamış olmasının, davaya konu edilen sel/ su baskını olayının gerçekleşmesindeki davalıların kusurlu/ kusursuz sorumluluklarını ortadan kaldıracak biçimde illiyet bağına etki eden bir durum olmadığı; ruhsat bulunmayışının, zararın doğması ya da artmasında etkisi bulunmadığından, davacı sigortalısı (ve onun halefi olan sigortacı) bakımından müterafik kusur teşkil etmeyeceğinin Dairemizin yerleşik uygulamaları ile kabul edildiği ve aynı olaya ilişkin olarak açılan başka dava dosyalarında verilen kararlarda mahkemenin de kabulünde olduğu; davacı sigortalısı bakımından müterafik kusur dahi teşkil etmeyen bir nedenin, davacı sigortacının yaptığı sigorta sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğuracağı kabulünün yerinde olmayacağı gözetilmelidir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle; işyeri açma çalıştırma ruhsatının bulunup bulunmadığına ilişkin denetim yükümlülüğünün yetkili idarede olduğu ve eksiğin tespiti halindeki tek yaptırımın da işyerinin çalışmasının durdurulması olduğu; yetkili idare tarafından bu yönde herhangi bir işlem yapıldığına ve bu işlemin uygulandığı dönemde sigorta poliçesinin düzenlendiğine ya da işyerinde hasar oluştuğuna dair dosyada delil bulunmadığı; ruhsat bulunmayışının, davalıların kusurlu/ kusursuz sorumluluklarını ortadan kaldıracak nitelikte illiyet bağına etki eden bir durum olmadığı; anılan durumun sigortalı ya da sigortacı bakımından müterafik kusur teşkil etmediğine ilişkin Dairemiz uygulamaları da gözetilerek, davacı sigortacının düzenlediği sigorta poliçesinin geçerli olduğu ve poliçe gereği ödeme yapan davacının sigortalısının haklarına halefiyeti gereği rücu hakkının bulunduğu dikkate alınıp karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı … Tur. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … Tur. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine, 17.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.