Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/7232 E. 2022/13042 K. 25.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7232
KARAR NO : 2022/13042
KARAR TARİHİ : 25.10.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalı borçlular …, … ve ….. Tic. Ltd. Şti. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malları bulunamadığını, borçluların alacaklılardan mal kaçırma amacı ile diğer davalı … ile anlaşarak Osmaniye 1. İcra Müdürlüğünün 2012/6991 sayılı takip dosyasından danışıklı takip yaptırdıklarını belirterek, bu takibin iptalini talep etmiştir.
Mahkemenin, davacının böyle bir dava açma hakkı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin kararı, Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 28/01/2020 tarih ve 2018/1405 Esas 2020/1202 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin dava dilekçesi ile davalı …’in, davalı borçlular tarafından düzenlenen 20/01/2012 ve 15/02/2012 tanzim tarihli bonolar ile toplam 983.373,00 TL alacak için borçlular hakkında yaptığı Osmaniye 1. İcra Müdürlüğünün 2012/6991 sayılı takibin dosyasının alacaklılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını belirterek muvazaalı senet ve bu senetlere dayalı olarak yapılan icra takibinin kendi alacağını tahsil edebilmek amacıyla iptalini talep ettiği, dava konusu senetler ile bu senetlere dayalı olarak yapılan icra takibinin İİK 278, 279, 280 maddeler gereğince iptal edilmesi halinde muvazaalı takip sonucu davalı …’in anılan dosyadan yaptığı tahsilatların davacıya iadesi gerekeceği gibi borçluların malları üzerindeki haczi de kalkmış olacağından davacının haciz sırasının da değişeceği, tasarruf kavramının borçlunun malvarlığını azaltıcı nitelikte hukuki işlemleri ve hukuki fiillerini de içerdiğinden davalılar arasındaki senet düzenleme fiilinin tasarruf kavramı içinde olduğu; davacının bu tasarrufu iptal ettirmekte hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerektiği, mahkemece davanın esasına girilerek yasal düzenlemeler doğrultusunda öncelikle dava ön koşullarının varlığının araştırılması, varlığı halinde de dava konusu tasarrufun İİK 278, 279, 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece, davalılar arasındaki takipte borçluların sürelerden feragat ederek takibi kesinleştirdikleri gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davalı borçlular ile üçüncü kişi … arasındaki Osmaniye 1. İcra Müdürlüğünün 2012/6991 sayılı dosyasından yapılan takibin muvazaalı olduğu kabul edilmiş ise de varılan sonuç dosya kapmasına uygun düşmemiştir.
Davalı …, 12/10/2012 tarihinde borçlular hakkında, 983.373,00 TL alacak için takip başlatmıştır. Borç kaynağı 20/01/2012 -15/02/2012 tanzim, 30/03/2012 ve 20/04/2012 vadeli bonolardan kaynaklanmaktadır. Borçlular takip günü ödeme emrini tebliğ almış ve 15/10/2012 tarihinde sürelerden feragat ederek takibi kesinleştirmiş ise de, salt bu durum, dosya kapsamındaki diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde takibin muvazaalı olması için yeterli görülmemiştir. Dosyadaki belgelerden, davacının tasarrufun iptali davası açmasından önce, borçlulardan Şevki’nin 05/04/2013 tarihinde verdiği şikayet dilekçesi ile karşılıksız çek ve senetten hakkında takip yapıldığını, üçüncü kişi …’in tefecilik yaptığını belirterek davalı üçüncü kişi …’i şikayet ettiği, Cumhuriyet Savcılığınca yapılan sorşuturma sonucu takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.. Bu soruşturma sırasında … ifadesinde, …’den peyder pey paralar aldığını bir kısmını ödediğini bir kısmını ödemediğini, paraların yüksek faizle verildiğini ileri sürmüş, davalı … ise borçlu … ile gayri resmi ortak olarak inşaat işi yaptıklarını, borçlunun alınan ihaleleri bitiremeyince kendisinin bitirmek zorunda kaldığını, daha sonra borcunu ödeyecek gücü olmadığı için takip konusu çekleri verdiğini ve takibi kesinleştirdiğini belirtmiştir. Her iki tarafın açıklamalarından, aralarında bir alacak-borç ilişki olduğu , takibin muvazaalı olarak gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’na geri verilmesine 25/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.