YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6890
KARAR NO : 2022/11437
KARAR TARİHİ : 05.10.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar … vd. vekili Av…. tarafından, davalı … aleyhine 10/06/2010 gününde verilen dilekçe ile munzam zararın tahsilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/02/2022 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/11/2019 tarih 2017/154 esas ve 2019/5415 karar sayılı ilamında; “.. Mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacıların murisi tarafından ödemenin yapıldığı 1988 tarihinden dava tarihine kadar, taşınmazın dava tarihindeki değeri de hesaba katılarak çeşitli ekonomik verilerin ortalaması alınmak suretiyle zarar hesabı yapılmıştır. Öncelikli olarak dava konusu somut olayda, çözümlenmesi gereken hukuki sorun; temerrüt faizini aşan bir zararın mevcut olup olmadığıdır. Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Davacı para alacağını zamanında alması halinde ne şekilde kullanacağını, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Şu durumda, mahkemece taraf delilleri eksiksiz olarak toplanarak davacı tarafından munzam zararın varlığının ispatlanması durumunda; davacıların murisi tarafından 19/04/1988 tarihinde davalı hesabına ödenen 2.322,000 TL’nin davalı tarafından 21/08/2000 tarihinde 8.479,147 TL olarak iade edildiği gözetilerek, ödenen meblağın iade tarihindeki güncelenmiş değeri esas alınarak zarar kapsamı belirlenmelidir. Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir.” hususlarına değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile 2.345,75 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisinde, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların tüm, davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 10. maddenin üçüncü fıkrası ile 12. maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
Şu durumda, davacının talebini ıslahla 86.000,00 TL’ye yükselttiği ve maddi tazminat istemi kısmen reddedildiğine göre kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi uyarınca, reddedilen miktar üzerinden, davacı lehine belirlenen ücreti geçmeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
b) Davanın kısmen kabul edildiği ve kabul ret oranına göre davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken yargılama giderlerinin tamamının davalıya yükletilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de düzeltilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle davacıların tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2/a) numaralı bentte açıklanan nedenle hüküm fıkrasına yeni bir bent eklenerek “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereği hesaplanan 2.345,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” sözcük dizisinin yazılmasına, (2/b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 3 nolu bendinin silinerek yerine, “Toplam 2.871,38 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 78,1 TL’sinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, kalan 2.793,27 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına” sözcük dizisinin yazılmak suretiyle hükmün bu şekilde davalı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 05/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.