Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/5202 E. 2023/4203 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5202
KARAR NO : 2023/4203
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/30 E., 2021/219 K.
HÜKÜM/KARAR : Reddine

Hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 27.02.2019 gün, 2016/7178 E, 2019/2210 K sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Karar … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı …’dan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine takip yapıldığını, davalı borçlunun adına kayıtlı gayrımenkullerin muvazaalı olarak diğer davalılara devredildiğini, beyan ederek, davalılar arasında yapılan taşınmaz devri işlemlerinin muvazaa nedeni ile butlanına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde, taşınmazların satılarak satış parasının peşin olarak tahsil edildiğini, diğer davalılar arasında yakın arkadaşlık, akrabalık ve benzeri mahiyette yakın ilişki bulunmadığını, tarafların tacir olduklarını, tasarrufun iptali davasına dair borcunda ticari ilişkiden kaynaklandığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olmayıp, Bursa Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan görev itirazında bulunduğunu, dava konusu taşınmazın değerinin daha yüksek olduğu belirtilerek harcın ikmal edilmesinin gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
2.Davalı … ve … tarafından ayrı ayrı verilen cevap dilekçelerinde, satış bedelinin Türk Ekonomi Bankası aracılığıyla 26/03/2013 tarih 1933 ve 1937 sayılı dekont karşılığı nakden ve tamamen ödendiğini, taşınmazın emsal değeri üzerinden satın alındığını, alacağın çekten doğan alacağın tahsili ile ilgili olup Faktoring sözleşmesi ile ilgili olmadığını, davalı kefil aleyhine yapılan icra takibinin kesinleşmediğini, kefilin alacaklılarına zarar verme kastını ve mali durumunu bilmediklerini, asıl borçlu hakkında verilen iflasın ertelenmesi kararı nedeni ile aleyhine icra takip işlemleri yapılamadığına göre davalı kefil için de bu imkanın söz konusu olduğunu beyanla davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.09.2015 tarih ve 2013/30 E., 2015/378 K. sayılı kararı ile; “…Davanın kabulüne, davalılar … ve …’in borçlu …’dan satın aldıkları paylar ile ilgili (Bursa … ilçesi, … mahallesi, ada 3540, parsel 215 … adına kayıtlı 3/8 hisse, Bursa … ilçesi, … mahallesi, ada 3540, parsel 217 … adına kayıtlı 3/8 hisse) tasarrufun iptali ile icra takip borcu ile sınırlı olarak cebr-i icra yolu ile hakkını alma yetkisi tanınmasına karar verilmiş.” karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı, süresi içinde davalı … ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay (Kapatılan) 17.Hukuk Dairesi’nin 27.02.2019 tarihli, 2016/7178 E- 2019/2210 Karar sayılı ilamı ile; “…Dava konusu Bursa Yıldırım ilçesi, … mahallesi, ada 3540, parsel 217 sayılı taşınmaz; Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/22 esas sayılı tasarrufun iptali davasında verilen tasarrufun iptali kararı sonucunda; Bursa 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1655 sayılı dosyasında yapılan açık artırma sonucunda 31/05/2017 tarihinde Alta Prokap Metal Formlama ve Makine Endüstri ve Ticaret A.Ş.’ye devredilmiştir. Yine aynı şekilde dava konusu Bursa … ilçesi, … mahallesi, ada 3540, parsel 215 sayılı taşınmaz; Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2299 sayılı dosyasında yapılan açık artırma sonucunda 12.10.2018 tarihinde devredilmiştir. BK 19’a dayalı muvazaa davalarında dava konusu malın davalı 3. kişinin elinden çıkması halinde malı edinen kişinin iyi niyetli olması halinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bu durumda; dava konusu taşınmazların ihale ile devredildiği icra dosyalarının getirtilerek ihalelerin kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gerekir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17.06.2021 tarih, 2020/30 E., 2021/219 K sayılı uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde, “davanın reddine” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … ve davalı … vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … ve davalı … vekili temyiz dilekçesinde, muvazaanın ispat edilemediğini, dava konusu gayrımenkullerin cebri icraya konu edilip dava dışı şahıslara ihale edildiğini, müvekkillerin iyi niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesi sebebi ile lehlerine vekalet ücretine hükmedilmedi gerektiği, beyan edilerek kararın bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasındaki muvazalı işlemin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19. Maddesi.

3. Değerlendirme
1.Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı … ve davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2.TBK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvaazalı işlemin iptali davalarında vekalet ücretinin alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerekir. Somut olayda davacının takip dosyasındaki alacağının 59.929,72 TL olmasına, iptali talep edilen gayrımenkullerin tasarruf tarihindeki gerçek değerinin ise iş bu takip dosyasında belirlenen meblağdan çok daha yüksek olduğunun anlaşılmış olmasına göre, 59.929,72 TL üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, temyiz eden … ve … aleyhine vekalet ücretine ve yargılama masrafına hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan 1086 Sayılı HUMK’nun 438 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle, davalı … ve … vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle, davalı … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 3. Bendindeki “davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ibaresinin hükümden çıkartılmasına yerine “davacı üzerinde bırakılmasına” ifadesinin eklenmesine, 4. bendin hükümden çıkartılmasına yerine “Davalı … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden “8.590,86 TL nispi vekalet ücretinin, (3. Kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmaması sebebi ile) ayrı ayrı davalı … ve …’e ödenmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalılar … ve …’e iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.