Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/3408 E. 2023/4361 K. 27.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3408
KARAR NO : 2023/4361
KARAR TARİHİ : 27.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/531 E., 2022/63 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın Kabulüne

Taraflar arasında görülen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait araca mazot kaçakçılığı suçunda kullanıldığı iddiasıyla el konulduğunu, ceza yargılaması sonucunda davacının beraatine ve aracın sahibine iadesine karar verildiğini, ancak olumsuz muhafaza koşulları nedeniyle araçta hasar oluştuğunu belirterek, araçta oluşan hasardan kaynaklı tazminatın ve muhafaza altında kaldığı sürece aracın kullanılamamasından kaynaklanan mahrum kalınan kazancın davalı idareden tazmini gerektiğini belirterek 100.188,59 TL’nin tahsilini talep etmiş; talebini 110.424,20 TL’ye yükseltmiştir. talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya ait araca ilgili yasa gereğince el konulduğunu, davanın niteliği gereği idari yargı yerinde açılması gerektiğini, hukuk mahkemesinin yetkili ve görevli olmadığını, ıslah yolu ile zamanaşımına uğrayan alacak talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.12.2012 tarih ve 2012/24 Esas, 2012/655Karar sayılı kararı ile haksız fiilden doğan davalarda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (B.K.) 60 ıncı maddesi gereğince davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olduğundan, açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 02.11.2015 tarih ve 2014/12423 Esas, 2015/12165 Karar sayılı ilâmı ile “… Davaya konu olayda; Ahlat Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/169-2005/74 karar sayılı ilamı ile sanık olan davacının beraatine ve el konulan aracın kendisine iadesine karar verilmiş, temyiz olunan karar, Yargıtay 7. Ceza dairesi tarafından 21/07/2008 tarihinde onanmış ve kesinleşmiştir. Davacı ise 21/07/2009 tarihinde Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde maliki olduğu araca kaçakçılık suçunda kullanıldığı iddiasıyla el konulması nedeniyle uğramış olduğu zararın tazmini istemiyle dava açmıştır.
Şu halde; ceza mahkemesi kararının kesinleşme tarihi ile tazminat davasının görevsiz mahkemede açılma tarihi arasında zamanaşımı süresi henüz dolmamış olup davanın esastan incelenmesi gerekmektedir…” gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 16.01.2018 tarih ve 2016/306 Esas, 2018/52 Karar sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; Ahlat Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/169 esas sayılı dosyasında davacı hakkında kaçakçılık suçundan dolayı dava ikame edildiği, 2005/74 karar sayılı ilam ile davacının atılı suçtan dolayı beraatine karar verildiği, verilen kararın 21/07/2008 tarihinde 7. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği, davacı tarafından önce Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde dava ikame edildiği, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine eldeki davayı açtığı, alınan bilirkişi raporuna göre elkoyma işleminin uygulandığı 22/09/2004 – 16/09/2009 tarihleri arasında davacının toplam 110.424,20 TL’lik mahrum kalınan kar ve hasar zararının bulunduğu anlaşıldığından bu tutarın ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz istendiği gözetilerek bu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline …” gerekçesiyle;
“…1-Davanın KABULÜNE
2-110.424,20 TL haksız el koymaktan kaynaklanan maddi tazminat ve hasar bedelinin dava tarihi olan 18/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, …” karar verilmiştir.

C. Dairenin İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 06.05.2019 tarih ve 2018/3260 Esas, 2019/2600 Karar sayılı kararıyla;”…ıslah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnası olup, HUMK’nun 83 ve devamı maddelerinde, 6100 sayılı HMK’nun 176 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Her iki kanunda da ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılması gerektiği öngörülmüş olup 04/02/1948 tarih ve 1944/10-1948/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edilmiştir. Şu durumda eldeki davada bozma kararından sonra 14.11.2017 tarihli dilekçe ile yapılan ıslah ile arttırılan maddi tazminat isteminin kabulü, yasal düzenlemeye ve İçtihadı Birleştirme kararına aykırıdır. Karar, açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir..” gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 04.11.2019 tarih ve 2019/632 Esas, 2019/478 Karar sayılı kararıyla; “… Davacı tarafından önce Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde dava ikame edildiği, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine eldeki davayı açtığı, alınan bilirkişi raporuna göre elkoyma işleminin uygulandığı 22/09/2004 – 16/09/2009 tarihleri arasında davacının toplam 110.424,20 TL’lik mahrum kalınan kar ve hasar zararının bulunduğu , her ne kadar davacı taraf 10.235,61-TL yönünden davasını ıslah etmiş ise de uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı gereği bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı
gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddi gerektiği anlaşıldığından, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

E. Dairenin Üçüncü Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.06.2020 tarih ve 2020/223 Esas, 2020/2122 Karar sayılı ilamıyla; “… hükme esas alınan bilirkişi raporunda el konulan araç yılın her günü çalışabilecekmiş gibi tazminat hesabı yapılmıştır. Dava konusu aracın model yılı ve el koyma tarihi dikkate alınarak aracın yaşına göre kaç yıl daha nakliye işini yapabileceği ve yılın her günü çalışamayacağı da gözetilerek, zarar kapsamının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediği…” gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “… HMK.’nun 177. maddesinde yapılan değişikle bozma ya da ilamın kaldırılmasına dair karardan sonra ıslah yapılabilmesi için tahkikata dair bir işlem yapılmasının şart olduğu hükme bağlanmış olup, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2013/4808 E- 2013/6972 sayılı ilk bozma kararının usule ilişkin olduğu, söz konusu ilk bozma kararından sonra bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi incelemesinin tahkikata ilişkin bir işlem olduğu, mahkememizin 04.11.2019 tarih 2019/632 esas 2019/478 karar ile davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 22.06.2020 tarih 2020/223 esas 2020/2122 karar sayılı ilamı ile bozulmasından sonra HMK 177. maddesinde yapılan değişikliğin 22.07.2020 tarihinde yürürlüğe girerek bozma sonrası ıslahın mümkün hale getirilmesi dikkate alınarak davanın davacının ıslah talebi de dikkate alınarak kabulüne…” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; bozmanın gereğinin tam olarak yerine getirilmediği, eksik inceleme ile karar verildiği, davacının gerçek zararı ve mal varlığındaki azalma net olarak belirlenmeden verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacıya ait araca akaryakıt kaçakçılığında kullanıldığı iddiasıyla el konulması ve ceza dosyasında suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat ve iade kararı verilmesi ve aracın haksız yere uzun süre muhafaza altında kalması nedeniyle oluşan maddi zararların tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) Geçici 3 üncü maddesi delaletiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 427 vd maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 uncu maddesi, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun (mülga) 19 ve 20 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince

hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. HMK’nın “ıslahın zamanı ve şekli” başlıklı 177 nci maddesinin 2 nci fıkrasında “…Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz…” şeklinde düzenleme mevcuttur. Açıkça Kanun maddesinde bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair kanun maddesinin istisnası da yine aynı maddede bozma kararına uymakla ortaya çıkan durumun ortadan kaldırılamayacağı şeklinde düzenlenmiştir.
HUMK’un yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. HMK’da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca ve bozma kapsamına uygun şekilde işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Davaya konu olayda; davanın ıslah edilmiş haliyle kabul edilmesine dair ikinci kararı Dairemizin 06.05.2019 tarih ve 2018/3260 Esas, 2019/2600 Karar sayılı kararıyla bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 04.11.2019 tarih ve 2019/632 Esas, 2019/478 Karar sayılı ikararıyla davanın kısmen kabulü ile ıslah edilen talep yönünden davanın reddine karar verilmişir. Dosyada tüm bu süreç tamamlandıktan sonra 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi ile HMK’nın ıslaha dair hükümleri düzenleyen 177 nci maddesinde bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine dair düzenleme yapılmıştır. Mahkemece Dairemizin 06.05.2019 tarih ve 2018/3260 Esas, 2019/2600 Karar sayılı bozma ilamı ve bu bozmaya uyularak verilen karar göz ardı edilerek, kanun değişikliği nedeniyle bozmadan sonra ıslahın mümkün hale geldiği gerekçesiyle davalı tarafın kazanılmış hakkını da ihlal eder şekilde davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.

VI. KARAR
1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan … kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.