Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/13805 E. 2023/3300 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13805
KARAR NO : 2023/3300
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/67 – 2017/305
HÜKÜM/KARAR : Direnme/ Davanın reddi

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Dairece bozma kararı verilmiştir.

Mahkemece, Dairenın bozma ilamına karşı direnilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların davacının eşinin üvey dayıları olduğunu, 03.08.2007 tarihinde davalılara ait araçların kundaklanmaya ve yakılmaya çalışıldığını, davalıların bu olay sebebiyle davacıyı sorumlu tutarak hakkında suç duruyusunda bulunduklarını, davacının Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/769 Esas sayılı dosyasında beraat ettiğini, davalılar tarafından yapılan baskı ve tehditler sonucunda davacının eşi ile birlikte İstanbul’a taşınmak zorunda kaldığını, Samsun’da eşinin dedesine ait evde kira vermeden oturmakta iken İstanbul’da kirada orurduğunu ileri sürerek, 5.000,00 TL maddi, 6.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden davalıların Anayasal şikayet haklarını kullandıklarını ve davacının kişiliğine yönelik aşağılayıcı bir beyanları olmadığı gibi olaya uygun düşmeyen beyanlarının da söz konusu olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.01.2015 tarih ve 2013/573 Esas – 2015/292 Karar sayılı kararıyla şikayete ilişkin beyanlarında olayın oluş şekline uygun düşmeyen veya davacının kişiliğine yönelen aşağılayıcı bir ifadenin bulunmaması da dikkate alındığında şikayet hakkının kullanılması bakımından yeterli emarenin olduğu, dolayısıyla başkalarının da aynı olay karşısında davalılar gibi davranabileceği ve davalılar yönünden söz konusu şikayetin şikayet hakkı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 28.11.2016 tarih ve 2015/8921 Esas, 2016/11607 Karar sayılı ilamıyla; “…davacının, davalıların baskı uygulamaları ve tehdit etmeleri nedeniyle Samsun’dan ayrılıp İstanbul’a gitmek zorunda kaldıklarını iddia ederek, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, mahkemenin ise davacının talebini haksız şikayete dayalı tazminat talebi olarak nitelendirdiği için davacının iddiası doğrultusunda yeniden inceleme yapılmak ve deliller değerlendirilerek, karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Mahkenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıların soruşturma aşamasında şikayete ilişkin beyanlarında olayın oluş şekline uygun düşmeyen veya davacının kişiliğine yönelen aşağılayıcı bir ifadenin bulunmaması ve şikayet hakkının kullanılması bakımından yeterli emarenin bulunduğu gerekçesiyle ilk kararda direnilmesine ve davacının davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin, yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının, 2007 yılı sonlarına kadar, eşinin dedesine ait binada oturduğunu, davalıların da eşinin üvey dayıları olduğunu, 03.08.2007 tarihinde, davalılardan …’e ait aracın kundaklanmaya çalışıldığını, diğer davalı …’e ait aracın ise yakılmaya çalışıldığını ve aracın sol ön lastiğinin yakıldığını, davalıların, yaşanan bu olay sebebi ile davacıyı sorumlu tutup tehdit etmeye başladıklarını, davacı ve eşinin yapılan baskı ve tehditler nedeniyle Samsun’dan ayrılarak İstanbul’a eşinin annesinin yanına taşındığını, tüm bu tespitlere rağmen, davalıların yasal şikayet hakkını kullandıklarından bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının davalıların baskıları ve hakkında açılan davalar sonucu yaşadığı şehri değiştirmek zorunda kaldığı, bu durumun davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6763 sayılı Kanunun 45 nci maddesi ile 6100 sayılı HMK’ya eklenen geçici 4 üncü maddesinin 818 sayılı (mülga) Borçlar Kanunu 41 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 nci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 6763 sayılı Kanunun 45 inci maddesi ile 6100 sayılı HMK’ya eklenen geçici 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere özellikle 6100 sayılı HMK’nın 190 ıncı maddesi gereği bir vakıanın hukuki sonucundan hak çıkaracak kişinin o vakıayı ispatla yükümlü tutulması ve bu vakıanın ispat edilmemesi sonucu ortaya çıkan ispatsızlık riskinin ispat yükü kendisinde olan tarafın aleyhine sonuçlanmasını ifade etmesine göre, bir vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için öncelikle iddia edilen vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve ortaya konulmuş olması gerekir. Somut davada, davalılara ait aracın kundaklanması eylemi sonrası mağdurlar (dosyamız davalıları) … ve …’in kundaklama olayına dair doğrudan şikayet dilekçeleri mevcut olmayıp olayı müteakip emniyette alınan ifadelerinde açıkca davacının ismini vererek şikayetçi olmadıkları, sadece zarar vermek isteyen kişi ve kişilerden şikayetçi olduklarını belirttikleri, olaydan üç ay sonra alınan ifadelerinde ise kendilerine sorulması üzerine eylemi gerçekleştiren …’in yanındakilerin İlknur ve dosyamız davacısı … olduğunu tahmin ettiklerini beyan ettikleri anlaşılmakla, haksız şikayet şeklinde gerçekleşen eylemleri yönünden yapılan incelemede, taraflar arasında öncesine dayalı husumet olduğu da gözetildiğinde davalıların şikayetini haklı gösterecek bazı emare ve olguların bulunduğu, şikayetin hukuka uygun olduğu ve hak arama özgürlüğü sınırları içinde kaldığı değerlendirilmiştir. Davacı tarafın diğer iddiası ise davalıların tehditleri sonucu yaşadığı şehri ter k etmek zorunda kaldığına dair olup davacı, davalılarca yapılan baskı ve tehditler sonucunda eşi ile birlikte İstanbul’a taşınmak zorunda kaldığını iddia etmiş ise de bu iddiasına dair delilleri dosyaya ibraz edememiştir, bununla ilgili olarak 20.01.2015 tarihli 3. celsede dinlenen davacı tanıkları, davacının eşi …, abisi … ve arkadaşı … da sadece davacı ve ailesinin İstanbul’a taşındığını beyan ettikleri ama bunun sebebinin davalıların hangi tehdit sözü ya da davranışı olduğuna dair somut bir olay ve tanıklıklarına beyanlarında yer vermedikleri, davacının şikayeti üzerine davalılar hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca hakaret, tehdit ve iftira suçlarından dolayı başlatılan 2013/27559 sayılı soruşturma dosyasında da şikayetçi davacının soyut iddiası dışında şüphelilerin atılı suçu işlediğine dair haklarında iddianame düzenlenmesini gerektirir yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden atılı şuçtan şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, savcılık soruşturma dosyası kapsamında da ayrıca davacının iddiasını destekler mahiyette ifade ve başkaca deliller bulunmamasına göre davacı bu iddiasını da uygun maddi vakıa ve delillerle ispat edememiştir. Bu durumda, temyizen incelenen karar, usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,
13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.