Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/13173 E. 2023/3221 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13173
KARAR NO : 2023/3221
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/285 E., 2022/257 K.
HÜKÜM/KARAR : Karar Verilmesine Yer Olmadığına

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka personeli olan davalıların çalıştıkları dönemde usulsüz şekilde kullandırdıkları tüketici kredisi nedeniyle Banka Disiplin Kurulu ve Yönetim Kurulu tarafından malen sorumluluklarına karar verildiğini, banka tarafından zararın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalılar tarafından itiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durdurdurulmasına karar verildiğini belirterek, davalıların haksız ve hukuka aykırı itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … cevap dilekçesinde; dava konusu kredilerin kullandırılmasında herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığını ve alacaklı tarafça talep edilen faiz miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı … cevap dilekçesinde; davacı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını, dava konusu kredilerin kullandırılması nedeniyle davacı bankanın zarara uğramadığını, kredi borçlarının kefiller tarafından ödenmeye devam edildiğini, aciz vesikası olmadan kefile müracaatın mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalı müvekkilinin davacı bankada muhasebeci kadrosunda görevli olduğunu, bu nedenle müvekkilinden böyle bir talepte bulunulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

4. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalı müvekkilinin kredi amiri olmadığını, sadece kredi başvurularını almakla görevli olduğunu, kredi kullandırılmasına ilişkin banka mevzuatı gereğince yapılması gereken tüm işlemlerin yerine getirildiğini, sorumluluğa ilişkin dayanak gösterilmeksizin soyut olarak tahsil edilemeyen kredilerin tamamının davalılardan tahsilinin talep edildiğini, uygulanan faiz oranları ve miktarların yasal olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

5. Davalı … cevap dilekçesinde; haksız fiile ilişkin yasal unsurların oluşmadığını, asıl borçlu ve kefiller hakkında ciddi bir takip yapılmadan rücuen haklarında takip yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, davada müteselsil sorumluluğun bulunmadığını, faiz oranlarını ve miktarını kabul etmediklerini, alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
1. Mahkemenin 18.04.2006 tarihli, 2002/444 esas ve 2006/122 karar sayılı ilamı ile; davaya konu edilen tazminatın gerçek borçlu ve kefillerden alınması için yapılan icra takiplerinin büyük bir kısmının henüz sonuçlanmadığı, bu aşamada davacı bankanın davalılardan herhangi bir talep hakkı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Birinci Bozma Kararı
2. Mahkemenin yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur. Davacı vekili Dairenin 21.11.2007 tarihli, 2006/13762 esas ve 2007/14625 karar sayılı ilamı ile ”…Dosya içindeki bilgi ve açıklamalardan da; bir kısım davalılar hakkında dava konusu olay nedeniyle kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Şu durumda haksız eylemin faili konumunda olan davalıların, kredi borçlularıyla birlikte banka zararından dayanışmalı olarak sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Müteselsil sorumluluk gereği, önce kredi borçlularına gidilmesi gerekmeyip zararın davalılardan istenmesine de engel bir durum yoktur. Bir başka deyimle tahsilde tekerrüre düşülmemek kaydı ile zarar, banka çalışanlarından da istenebilir. Açıklanan nedenlerle mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, eksik incelemeye dayalı olup hüküm kurmaya yeterli nitelikte görülmemiştir. Şu durumda yerel mahkemece dava konusu olay nedeniyle açılan ceza davasına ait dosya getirtilmeli, gerekirse sonucu ve kesinleşmesi beklenmeli, kredi borçlarının tahsil edilemeyen kısmı, yapılan ödemeler de gözetilerek zararın kapsamı ile davalıların sorumluluklarının belirlenmesi ve varılacak sonuca göre hüküm kurmak gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile karar bozulmuştur.

B.Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.05.2016 tarihli, 2008/362 esas ve 2016/265 karar sayılı ilamı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davaya konu tutar yargılama sırasında ödenmiş olduğundan konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; davanın açılmasına davalı tarafın sebebiyet verdiği gerekçesiyle bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar üzerinden davalıların yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumlulukları cihetine gidilmiştir.

C. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar … ve … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 10.03.2020 tarihli 2017/2560 esas ve 2020/1228 karar sayılı ilamı ile temyize gelen davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek ”..dava konusu olayda davacı bankanın personel çalıştırma koşullarının yetersiz oluşu ve iş yoğunluğu dikkate alındığında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43 üncü ve 44 üncü maddeleri uyarınca zararın meydana gelmesinde davacı bankanın da müterafik kusuru bulunduğu, hal böyle olunca, öncelikle tarafların kusur oranlarının tayini, akabinde dava konusu edilen değer üzerinden davalıların sorumluluklarına dair oran (kusur oranları) da dikkate alınmak suretiyle her bir davalının sorumlu oldukları tutar ve buna göre katlanmaları icap eden vekalet ücreti ve yargılama giderinin ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken anılan yön gözetilmeden karar verilmiş olmasının ve davaya konu olan tutar yargılama sırasında tamamen ödenmiş olduğundan konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve herhangi bir bedelin hüküm altına alınmadığı, buna göre, mahkemece karar ve ilam harcının maktu yerine nisbi belirlenmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, bankada görev yapmış olan davalıların usulsüz şekilde kredi kullanmalarından dolayı bankanın zarara uğradığı, davaya konu edilen alacağın yargılama esnasında ödendiği, bu halde davanın konusuz kaldığı, 24.02.2022 havale tarihli raporda davaya konu edilen 639.483,34 TL’sından davalıların gruplar halinde imzalarının bulunduğu kredi sözleşmelerine göre sorumlu oldukları miktarların müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümlerine göre belirlendiği, usulsüz kredi kullandırılmasında davacı bankanın %50, davalıların %50 oranında sorumluluklarının bulunduğu, bu halde davacı aleyhine 319.741,67 TL üzerinden, davalılar aleyhine 319.741,67 üzerinden davalıların sorumlu oldukları, bilirkişi raporunda her bir davalının sorumlu olduğu belirtilen miktarlar esas alınarak yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği, bozma öncesi kararda davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, kararın sadece davalı asıl … ve … vekili tarafından temyiz edildiği, vekili olup da kararı temyiz etmeyen ve kendisini bir vekil ile temsil eden davalılar lehine usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince vekalet ücreti verilemeyeceği, bu halde sadece … lehine 77.586,65 TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; mahkemece hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmiş olup bu durumun hukuka aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu olayda, davacı bankanın herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmamakta olup aksi yöndeki kabul ile hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, davanın açılmasına davalıların sebebiyet vermesine ve davanın açıldığı sırada davacı bankanın haklı olmasına rağmen aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı bankada çalışan davalılar tarafından üçüncü kişilere usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3/2 maddesi atfı ile mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddenin yedi, sekiz, ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddenin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41, 43 ve 44 üncü (6098 sayılı TBK’nın 49, 51 ve 52 inci) maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 inci maddesi.

3. Değerlendirme
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.