Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/12867 E. 2022/16872 K. 13.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12867
KARAR NO : 2022/16872
KARAR TARİHİ : 13.12.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı …’nce verilen 12.06.2022 gün ve KIT/2022-734 sayılı kararın süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 13.10.2018 tarihinde meydana gelen tek taraflı kazada yolcu konumunda bulunan davacı …’ın yaralandığını ve malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 302.936,91 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun reddine, karar verilmiş, davacı vekilinin itirazlarının … tarafından reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021-4990 E., 2021-5657 K. ve 28.09.2021 tarihli bozma kararında özetle, “…01.03.2019 tarihli maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere uygun biçimde, konusunda uzman doktor bilirkişi heyeti tarafından ve kazadaki yaralanma ile maluliyet arasındaki illiyet bağı da kurularak düzenlendiği, karara esas alınabilir bir rapor olduğu gözetilmek suretiyle inceleme yapılması gerektiğine…” değinilerek karar bozulmuştur. …’nce bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamına göre, başvuranın hakem heyeti kararına yönelik itirazının kabulü ile, ilk hakem heyeti kararının kaldırılarak başvurunun kısmen kabulüne, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,65 teknik faizle yapılan hesaplamaya göre 175.036,21 TL tazminatın 12.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden alınarak başvurana verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekili kararı temyiz etmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, … kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazasında bedensel zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Somut olayda İtiraz Hakem Heyetince alınan aktüer raporunda başvuranın kalıcı maluliyet zararının TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant formülüne göre 302.936,31 TL, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz formülüne göre 213.140,99 TL ve TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,65 teknik faiz formülüne göre 218.795,27 TL olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Raporun taraflara tebliği sonrasında başvuran, zarar hesaplamasında, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant formülü uygulanması gerektiğini ifade ederek, taleplerini , 302.936,31TL’ye yükseltmiştir. İtiraz Hakem Heyetince TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1,65 teknik faizle yapılan hesaplama sonucu belirlenen tazminata karar verilmiştir.
Davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve … tarafından da karara esas kabul edilen 31.05.2022 tarihli aktüer raporunda; 01.06.2015 tarihli … Genel Şartları dahilinde, TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre ve %1,65 teknik faiz uygulanarak, işleyecek devre bakımından ise “devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülü kullanılarak tazminat hesabı yapılmıştır. Tazminat hesaplamasında, yeni ZMSSGŞ ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni … Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,65 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,65 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir ki, … tarafından esas alınan rapor bu yönüyle de yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacı için, TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi, % 1,8 teknik faiz uygulanmadan ve işleyecek devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanmasının gerektiği dikkate alınmak suretiyle, bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
3-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, davacı davalıya trafik sigortalı araçta yolcu konumundadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayda hatır taşıması olduğunu savunmuş, İtiraz Hakem Heyetince de kazaya ilişkin belge ve ifadelerden sigortalı araç sürücüsü ile davacının arkadaş olduğunun anlaşıldığı, taşımanın işletenin menfaatine yapıldığını ispat yükünün davacı tarafta olduğu, bu hususta herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmamış olduğu, anlaşılarak hesaplanan tazminattan % 20 hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince, ceza dosyasının tamamının celbi, hatır savunmasına ilişkin taraf delilleri toplanmak suretiyle davalı tarafın hatır taşıması savunması üzerinde durularak, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak, tazminattan % 20 oranında hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmaması gerektiği hususları tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile … kararının BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 9.048,24 TL kalan harcın temyiz eden davalıdan alınmasına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.