Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/12108 E. 2022/13329 K. 27.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12108
KARAR NO : 2022/13329
KARAR TARİHİ : 27.10.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen başvurunun kabulüne dair karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 08.01.2021 tarih 2020/İHK-19308 sayılı itirazın reddine dair kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davacının 22.10.2017 tarihinde yolcu olarak bulunduğu ve davalı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan aracın tek taraflı kazası sonucu yaralandığını ve iş gücü kaybının oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.500,00 TL sürekli iş göremezlik ve 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 04.08.2020 tarihli dilekçesi ile talebini 100.193,05 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davacı taraf ile uzlaşma sağlandığını, davacının bu kapsamda dava açma hakkından feragat ettiğini belirterekbaşvurunun reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 100.193,05 TL tazminat tutarının 11.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince, davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir. İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 253/17. maddesinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.” hükmü CMK’nın 253/19. bendinde ise “… uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup buna göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
6098 sayılı TBK’nın 166. maddesinin 3. fıkrasında alacaklının, borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesinin diğer borçluları da ibra edilen iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtaracağı düzenlenmiştir. İbranın diğer müteselsil borçlulara etkisine ilişkin bu özel hükümle alacaklının sadece bir borçluyu ibra etmesi üzerine, ibra ettiği borçlunun iç ilişkideki payı kadar, diğer borçlulara karşı da alacak hakkını kaybedeceği hükme bağlanmıştır.
Dosya kapsamından; 22.10.2017 tarihinde tek taraflı trafik kazasının gerçekleştiği, davalının trafik sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, olaya ilişkin açılan Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/98287 sayılı soruşturma dosyasında, savcılık tarafından CMK’nın 253. maddesi kapsamında uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, kazadaki yaralanma nedeniyle uzlaşma teklif formunun davacı tarafından kabul edildiği, tarafların herhangi bir maddi ve manevi edim talebinde bulunmadan uzlaştıklarına ilişkin 13.07.2018 tarihinde düzenlenen uzlaşma raporunun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından imzalandığı ve 17.07.2018 tarihinde taraflar arasında edimsiz şekilde uzlaşma sağlandığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Şu halde davacının maddi ve manevi tazminat talebi olmaksızın dava dışı sürücü ile uzlaşmış olması, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan uzlaşmanın usulüne uygun olması, uzlaşmanın anlam ve sonuçlarının uzlaşma teklif formu ile usulünce davacıya açıklanması, davacının da bunu okuyup imzalayarak kabul etmesi karşısında davalı … şirketi hakkında tazminat davası açamayacağı gözetilmeksizin açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacının başvurusunun kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.